Hakîkat Ltd.Şti.Yayınları

   
     

TAM İLMİHÂL

     
   

 SE'ÂDET-İ EBEDİYYE

   
 

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks

 
 

İKİNCİ KISM

 
     

21 - BOZUK DİNLER

3 - AHMEDİYYE (KÂDİYÂNÎ): Hindistânda, Pençabda, 1298 [m. 1880] senesinde, Mirzâ Gulâm Ahmed Kâdiyânî tarafından kurulmuşdur. Kendisi [m. 1835] de doğmuş, [m. 1908] de ölmüşdür. Görülüyor ki, sapık fikrlerini, İngilizler Hindistânı sömürge yapdıkdan bir sene sonra yaymağa başlamışdır. İslâmiyyeti içerden yıkmak için, İngilizler tarafından kurulmuş ve beslenmiş, İngiliz câsûslarının yardımı ile sür’at ile yayılmışdır. Abdürreşîd İbrâhîm efendi, (1) 1328 [m. 1910] de İstanbulda basılan türkçe (Âlem-i islâm) kitâbının ikinci cildinde, (İngilizlerin islâm düşmanlığı) yazısının bir yerinde diyor ki: (Hilâfet-i islâmiyyenin bir an evvel kaldırılması, ingilizlerin birinci düşünceleridir. Kırım muhârebelerine sebeb olmaları ve burada türklere yardım etmeleri hilâfeti mahv etmek için bir hîle idi. Pâris muâhedesi, bu hîleyi ortaya koymakdadır. [1923 de yapılan Lozan sulhunun gizli celselerinde, bu düşmanlıklarını açıkca göstermişlerdir.] Her zemân türklerin başına gelen felâketler, hangi perde ile örtülürse örtülsün, hep ingilizlerden gelmişdir. İngiliz siyâsetinin temeli, islâmiyyeti yok etmekdir. Bu siyâsetin sebebi, islâmiyyetden korkmalarıdır. Müslimânları aldatmak için, satılmış vicdanları kullanmakdadırlar. Bunları islâm âlimi, kahraman olarak tanıtırlar. Sözümüzün hulâsası, islâmiyyetin en büyük düşmanı ingilizlerdir.) Amerikalı hukûk ve siyâset adamlarından Bryan William Jennings, kitâbları, konferansları ve 1891 ile 1895 arasındaki ABD kongresi Temsilciler meclisinde a’zâlık yapması ile meşhûrdur. 1913-1915 arasında ABD hâriciyye vekîli idi. 1925 de öldü. (Hindistânda İngiliz hâkimiyyeti) kitâbında, ingilizlerin islâm düşmanlığını, vahşetlerini, zulmlerini uzun yazmakdadır.

İngilizlerin maşası olan gulâm Ahmed Kâdiyânî öldükden sonra, yerine Hakîm Nureddîn halîfesi oldu. 1914 de bunun yerine geçen Beşîrüddîn Mahmûd, 1307 [m. 1889] de tevellüd, 1385 [m. 1965] de vefât etmişdir. Ahmed, 1323 [m. 1905] de Hindistânda Kâdyân şehrinde (El-vasıyyet) kitâbını neşr ederek, kendisinin, va’d edilmiş Mesîh [ya’nî Îsâ aleyhisselâm] olduğunu bildirdi. Oğlu Beşîr, Ahmedîlerin merkezini Rabwah kasabasına nakl edip, Ahmediyye yolunun sapık inançlarını (Gerçek islâmiyyet) adı altında yaymağa başladı. (Kur’ân tefsîri) diyerek çıkardığı büyük iki kitâbı, Kur’ân-ı kerîme uymıyan sapık, bozuk yazılarla doludur. Binüçyüz seneden beri müfessirlerin hiçbirinin dikkatini çekmediği ekonomik hakîkatleri görüp yazdığını bildirmekdedir. Allahın böyle bir bilgiyi, ancak Peygamberlere ve onların halîfelerine bahş etdiğini güvenle iddiâ edebilirim demekdedir. (Kur’ân-ı kerîmi, kendi görüşü ile tefsîr eden kâfir olur) hadîs-i şerîfi, bunların islâmiyyetden ayrı, sapık bir yolda olduklarını açıkca göstermekdedir. Vehhâbîlerin (Feth-ul-mecîd) kitâbının ikiyüzyetmişbeşinci sahîfesinde, Muhammed Sıddîk Hasen hânın (Kitâb-ül-izâ’a) kitâbından alarak, (Zemânımızdaki deccâllerden biri de, frenk deccâlı, gulâm Ahmed Kâdiyânî habîsidir. Allah onu dahâ çirkin eylesin! Kötülüğünü herkese duyursun! Onun küfr yoluna sürüklenmiş olanları da, onun gibi eylesin! Çünki o, büyük fitne uyandırdı. Önce, Mehdî olduğunu söyledi. Sonra Peygamberlik da’vâsına kalkdı. Hıristiyan devletlerin, müslimânları parçalamak siyâsetlerine âlet oldu) yazmakdadır. Bunlar, gerçek müslimânlık, yalnız Ahmedîlikdir diyor. Her ikisi de, hadîs-i şerîf ile övülmüş olan ilk iki asrın doğru yolundan ayrılarak, insanları küfr ve dalâlet felâketine sürüklemekdedirler. Pençâb ve Bombayda câhil halk arasında sür’at ile yayılan bu bâtıl yol, şimdi Avrupa ve Amerikada yerleşmekdedir. Kendilerine müslimân dedikleri hâlde, bozuk inançları ve âyinleri ile, müslimânlıkdan ayrılmışlardır. Küfrlerine sebeb olan şeyler çok ise de, şu üçü mühimdir:

1 - Ahmedî ve Kâdiyânî adını alanlara göre, Îsâ aleyhisselâmı asmak istememişlerdi. Fekat, kendiliğinden öldü ve toprağa kondu. Sonra kabrinden çıkıp, Hindistânda, Keşmîre gitdi. Orada, İncîli öğretip tekrâr öldü diyorlar.

2 - Mehdînin çıkmasında ve herkesi dîne çağırmasında da, islâmiyyetden ayrılıyorlar. Îsâ ve Muhammed aleyhimesselâmın rûhları insan şeklinde görünecekdir. Bu da, Mirzâ Ahmeddir. Başka Mehdî yokdur diyorlar.

3 - Müslimânlıkda cihâd vardır. Fekat, top ile, kılınc ile değil, nasîhat ile, irşâd iledir. Kan dökmek, cân yakmak yokdur, soğuk harb vardır diyerek, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını değişdiriyor, cihâd için olan âyet-i kerîmeleri inkâr etmiş oluyorlar. Gulâm Ahmedin oğlu Beşîrüddînin (Yeni dünyâ nizâmı) kitâbı, küfr saçmakdadır. Hindistân âlimlerinden, şeyh Muhammed Enver şâh Keşmîrî, Kâdiyânîleri red için, (Akîdet-ül-islâm fî hayât-i Îsâ aleyhisselâm) ve (İkfâr-ül-mülhidîn) ve (Hâtem-ün-nebiyyîn) kitâblarını yazmışdır. Bu kitâbların ön sahîfelerinde çeşidli âlimlerin takrîz ve medhiyyeleri vardır. Bunlar arasında, Karaşideki (Medrese-i islâmiyye) müderrislerinden seyyid Muhammed Yûsüf Benûrî, Muhammed Enver şâhın hayâtını ve salâhını uzun yazmışdır. Burada, asrının derin âlimi, Osmânlı devletinin son şeyhulislâmı Mustafâ Sabrî efendinin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Mevkıful’ilm vel’akl veddîn) kitâbının, üçüncü cildi, üçyüzyirmiyedinci sahîfesinde, Hindin büyük âlimi Muhammed Enver şâhı görüp hayrânı olduğunu yazdığını da bildirmişdir. Muhammed Enver şâh “rahmetullahi teâlâ aleyh”, binüçyüzelliiki 1352 [m. 1933] de vefât etmişdir. Bu üç kitâbında, Mirzâ Gulâm Ahmed Kâdıyânî için diyor ki:

Îsâ aleyhisselâmın gökden ineceğine inanmıyor. O, asıldı, öldürüldü. O, babasız değildi. Yûsüf-i Neccârın oğlu idi diyor. Bu yüce Peygambere, yehûdîler gibi çok çirkin şeyler söyliyor. Kendisinin Peygamber olduğunu, yeni bir din getirdiğini bildiriyor. Îsâ gökden inecekdir demekle, benim geleceğim bildirilmişdir diyor. Nassları değişdirip, inanılması zarûrî olan bilgileri inkâr ediyor. Muhammed aleyhisselâmın, Peygamberlerin sonuncusu olduğuna, hepsinden üstün olduğuna inanmıyor. Kendisinin binlerce mu’cizeleri olduğunu, mu’cizelerinin, Peygamberlerin hepsinin mu’cizelerinden dahâ çok ve dahâ üstün olduğunu bildiriyor. Birçok âyetlerin, kendisini haber verdiğini, Kur’ânda övüldüğünü bildiriyor.

Ahmed Kâdıyânî, moğol, tâtâr kavmindendir. İsmâ’ilî fırkasından bir zındık idi. Çok kitâb okudu. Ehl-i sünnetin azılı düşmanı idi. İngilizler, islâmiyyeti içerden yıkmak için hâzırladıkları plânları uygulayacak Hindistânda da bir maşa arıyorlardı. Bunu seçdiler. Bol para ile satın aldılar. Önce, Behâî olarak ortaya çıkarıldı. Müceddid olduğunu söylerdi. Sonra, Mehdîyim dedi. Dahâ sonra, gökden ineceği bildirilen Îsâ Mesîh olduğunu söyledi. Nihâyet, Peygamber olup, yeni bir din getirdiğini i’lân etdi. Kâdıyândaki mescidi, Mescid-i aksâ imiş. Şehri de Mekke imiş. Sonradan yerleşdiği Lâhor şehri de, Medîne imiş. Bir mezârlık yapıp, buna (Makberet-ül-Cenne) dedi. Buraya gömülen Cennete gider dedi. Kendi kadınlarına (Ümmehât-ül-mü’minîn) dedi. Aldatdığı kimselere (ümmetim) dedi. Mu’cizelerinin en büyüğü (Muhammedî beygüm) dediği nikâh imiş. Gökde yapılırmış. Vahy olarak kendisine bildirilmiş. Dînini, 1305 [m. 1888] de i’lân etdi. 1326 [m. 1908] de Cehenneme gitdi. Kendisine inanmıyanlara kâfir dedi.

Bunun, (Hakîkat-ül-vahy) kitâbının 148. ci sahîfesinde, (Allah, bu ümmet arasında, Îsâdan dahâ üstün bir mesîh yaratdı. Îsâ, şimdi sağ olsaydı, benim yapdıklarımı yapamazdı. Bende görülen mu’cizeler, onda görülmezdi) diyor. 107. ci sahîfesinde, (Fir’avna resûl gönderdiğim gibi, size de Resûl gönderdim) âyet-i kerîmesindeki Peygamberin kendisi olduğunu yazıyor. 68. ci sahîfesinde, (Allah, beni Peygamber olarak gönderdi. Va’d olunan Mesîh sensin dedi. Bana üçyüzbin mu’cize verdi) diyor. (Berâhîm-ül-Ahmediyye) kitâbının ellialtıncı sahîfesinde, kendi mu’cizelerinin, Muhammed aleyhisselâmın mu’cizelerinden dahâ çok olduğunu yazıyor.

Muhammed aleyhisselâmın, Peygamberlerin sonuncusu olduğunu bildiren yüzelli hadîs-i şerîf vardır. Bunlardan otuz kadarı (Kütüb-i sitte)de yazılıdır. Îsâ aleyhisselâmın gökden ineceği de, zarûrî bilinmekdedir. Bunlara inanmıyan kâfir olur.

(Kâdıyânî) ve (Ahmedî) denilen bu yolun, islâmiyyeti içerden yıkmak için ingilizler tarafından kurulmuş olduğunu vesîkalarla anlatan bir kitâb elimize geçdi. (El-mütenebbi-ül-Kâdıyânî) adındaki bu arabî kitâb, Pâkistânda, Mültânda, (Meclis-i tehaffuz-i hatm-in-nübüvve) tarafından 1387 [m. 1967] de basılmışdır. Bu kitâb, Enver şâh-ı Keşmîrînin, (İkfâr-ül-mülhidîn) kitâbının başındaki allâme Muhammed Yûsüf Benûrînin kıymetli yazılarını ve (Havenet-ül-islâm) risâlesini de ekliyerek, 1393 [m. 1973] de ofset ile İstanbulda basdırılmışdır.

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks