Hakîkat Ltd.Şti.Yayınları

   
     

TAM İLMİHÂL

     
   

 SE'ÂDET-İ EBEDİYYE

   
 

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks

 
 

İKİNCİ KISM

 
     

32 - ATOM KUVVETİ VE SULH ZEMÂNINDA BUNDAN FÂİDELENME

RADİO-İSOTOP - Tabî’atde bulunan basît cismler, ya’nî elemanların her biri, pek azı müstesnâ olmak üzere, birbirine benzemiyen atomların karışımı hâlinde bulunur. Ya’nî bir eleman parçası, birbirine benzemiyen atomların karışımıdır. Meselâ üç dürlü hidrogen atomu vardır: Hafîf hidrogen, ağır hidrogen veyâ deutérium (döteryum) ve çok ağır hidrogen veyâ tritium atomları gibi ki, üç atomun da çekirdeğinde bir proton ve çekirdek etrâfında birer elektron vardır. Fekat, döteryum çekirdeğinde ayrıca bir de nötron ve tritium çekirdeğinde iki nötron bulunur. Ya’nî, üç atomun çekirdek yükleri hep [+1] olup hepsindeki elektron adedi de bir dânedir. Fekat, çekirdek kütleleri farklıdır. Bunun gibi, atom ağırlığı oniki olan karbon atomları yanında, onüç olan atomlar da vardır. Böyle atomlara, bir elemanın izotopları denir. Uranium, radium, thorium ve dahâ birkaç radioaktif eleman müstesnâ olarak, diğer bütün elemanların tabî’atde bulunan izotopları sâbitdir. Ya’nî atomların hiçbiri parçalanmaz, değişmez. [1933] den beri birçok elemanların sun’î olarak, izotop atomları yapıldı. Sun’î olarak yapılan izotop atomların hepsi sâbit değildir, radioaktifdirler. Böyle izotoplara (radioizotop) diyoruz. Meselâ, tabî’atde bulunan iki karbon izotop atomunun her ikisinde de altı proton olup birinde altı, diğerinde yedi nötron vardır. Bugün, atom ağırlığı, 10, 11 ve 14 olan karbon atomları da yapılmışdır ki, hepsinin çekirdeğinde altı proton, fekat 4, 5 ve 8 de nötron vardır ve üçü de radioaktifdir. Bütün radioaktif izotoplar, husûsî bir şuâ’ saçarak, sâbit şekle dönerler. Herbiri bu şuâ’ları ile tanınır. Kimyâ yolları ile tanınamaz. Radioizotoplar, bugün fâideli cismler olarak insanlığın hizmetine girmiş bulunmakdadır. Atom reaktörlerinde, uranium, plutoniuma çevrilerek izotoplar elde edilmekdedir. [1963] yılı başında, Amerikan atom  enerjisi komisyonu, değişik elemanlardan üçyüz çeşid izotop elde edebiliyordu. [1954] de, içindeki fosforun bir kısmı, radioizotoplarla değişdirilmiş olarak bir ton fosforlu gübre yapılmışdı. Bu gübredeki radioaktif fosfor bitkiler tarafından alınmış, Geiger sâati vâsıtası ile aldıkları fosfor mikdârı ölçülerek fosforun, bitkileri nasıl beslediği anlaşılmışdır.

Buğday gibi hubûbat, izotop madde önünden akıtılarak, içindeki haşerât öldürülmekdedir.

Fosforun beyne şırınga edilen radioaktif izotopu, beyin tümöründe toplanmakda ve radyasyon dedektörleri vâsıtası ile, tümörün yeri tesbît edilmekdedir.

Radioizotoplarla, kan deverânının ve böbreğin çalışması kontrol edilmekdedir.

Radyasyonların, maddelerden geçme enerjileri farklı oluyor. Bu sûretle maddelerin kalınlığı ölçülüyor. Uzun fezâ seyâhatlarında, atom enerjisi kullanan roketler yapıldı. Bugün, yer küresi etrâfında dönmekde olan transit IV-A navigasyon peykinin iki vericisinin enerjisini, atom pilleri sağlamakdadır. Atom piline, Amerikada (Snap) adı verilmekdedir. Bu piller 2.270 gram ağırlığında olup, beş ton akümülâtörün, beş yılda verdiği enerjiyi hâsıl etmekdedir. Bu pil ile, deniz fenerleri yapılmakdadır. On wattlık elektrik gücü veren atom pilinin, on sene çalışacağı hesâb edilmekdedir. Atom generatörleri, elektrik enerjisi sağlamakda ve bu iş için stronsium 90 maddesi kullanılmakdadır.

Nükleer enerji ile çalışan ilk yolcu gemisi (Savannah), [1965] de işlemeğe başladı. Bu gemi, onbin ton yük ile, Atlantiği yedi günde geçmekdedir. Hızı sâatde yirmibir mil [otuzsekiz kilometre]dir. Bu gemi, üçbuçuk senede, ellisekiz buçuk kilo Uranium 235 kullanacak, bütün yer küresini dolaşacakdır. Başka gemilerde bu işi yapmak için yüzbinlerce ton akaryakıt lâzımdır. Fekat geminin yapılması, çok pahalı olmuşdur. Atom enerjisi ile çalışan Nautilus denizaltı gemisi, [1957] de şimâl kutbunun buzları altından geçdi. Triton adındaki denizaltı gemisi de, [1960] da, seksenüç gün su yüzüne çıkmadan dünyâyı dolaşdı. Polaris tipindeki denizaltıların onuncusu olan (Thomas Jafferson) gemisi, [1963] yılı başında Amerikan deniz kuvvetlerine katıldı. [1963] yılı başında, batı Avrupa sâhillerinde vazîfeli, dokuz atom denizaltısı vardı.

Güney kutbda çalışdırılan bir Amerikan reaktörü, binbeşyüz kilowattlık elektrik enerjisi gücünde olup, bir metre boyunda, altmış santimetre çapındaki çekirdeği, üç yılda bir değişdirilmekdedir. Bu enerji ile, ısı ihtiyâcı da te’mîn edilmekdedir.

Amerikan atom enerjisi komisyonu ile hava kuvvetlerinin elde etdikleri, seksenbeş ton ağırlığındaki bir robot, çok radioaktif olan sâhalarda bile, içindeki insanı radioaktiviteden korumakdadır. Nükleer roket yaparken ve reaktör çalışdırılırken kullanılan bu robot üzerinde periskop, fotoğraf makinesi, televizyon vardır. Dört metre eninde, beş metre boyundadır.

Radyolardaki büyük ve ağır transformatör ve lâmbaların yerine, bugün küçük ve hafîf transistörler kullanılmakla, el, ceb radyoları yapılmakdadır. Elektronik hesâb makinaları, elektronik beyinler, elektronik motorlar, fotoğraf makinaları, telefon makinaları çok küçük ve dahâ kullanışlıdır.

Fezâya gönderilen peyklerin içine konan binlerce âlet, küçültme sâyesinde mümkin olmakdadır.

Şimdi, Amerikada, pille işliyen, çok küçük televizyon ve hastanın mi’desine inerek resm çeken makinalar yapılmakdadır.

Radioaktif maddelerle tehlükesiz çalışmak, henüz mümkin olamamışdır. Büyük bir reaktör bile, radioaktif su husûle getirmekdedir. Etrâfı tehlükeye koymadan, bu su atılamıyor. Rusyada, doğu Almanyadan getirilen fen adamları, kullanılmış suların, biyolojik temizlenmesi ve uzvî maddelerin oksidlenmesi ve radioaktif çekirdeklerin, iyon değişdirici reçinelerle emilmesi ve inbiklenmesi sûreti ile izotopların tutulmasına yardım eden bir üsûl hâzırladılar. Bunlar, erimez maddeler hâlinde çimento içine bırakılmakdadır. Fransızlar, radioaktif artıkları bir jel ile tutup polietilenle kaplı çelik kablarda saklamakdadırlar.

Radioaktif havayı da süzerek temizlemek lâzımdır.

Atom merkezlerinde çalışanlar, tabîb mu’âyenesine tâbi’ tutulmakdadır. Şuâ’lara yakalananların teşhîs ve tedâvisi için, kan formülü tedkîk edilmekdedir. Son zemânda, Yugoslav atom işçilerini tehdîd eden kazâ, çabuk ve müessir bir tedâvî lüzûmunu isbât etdi.

Reaktörün fe’âl sâhasında insan bulunmaz. Burada, bütün işler, tele-idâreli [uzakdan idâre edilen] veyâ otomatik âletlerle yapılmakdadır. Bu sâhanın dışında, insanlar çalışabilir. Bunlar ancak dikkatli bir yıkama, elbise değişmesi ve başka sıhhî tedbirler aldıkdan sonra, buraları terk edebilirler. Kendini himâye etmek ve gelen şuâ’ları tanıyabilmek için, herkesin üzerinde fotoğraf filmleri ve ceb sayacı bulunur. Atom fabrikasına hâricden kimse sokulmaz.

Etrâfa saçılan radioaktif maddeler ve izotoplar, insanlarda şuâ’ların sebeb olduğu, tehlükeli te’sîrleri hâsıl eder. Bu da, spektroskopda belli olur. Bugün 2.10-10 curie’yi belli eden âletler yapılmışdır. Curie, şuâ’ların mikdârını ölçmede kullanılan birimin [ölçü vâhidinin] ismidir. Normal olarak, bir gram insan kemiği külü, gıdalarla alınan, günlük Radium ve Thoriumdan husûle gelen, 5.10-13 curie ihtivâ etmekdedir. Bu mikdâr, artmadan, hergün yenilenmekde, idrâr ve kazûrat ile muntazam çıkarılmakdadır. Dünyânın, ortalama senelik şuâ’lanması, 0,1 rad’dır. Buna mukâbil, Hindistânın cenûbundaki Kerala civârında 1,3 rad’dır. Çünki, Kerala yakınında monazit minerali çok bulunmakdadır. Bir mineral içinde % 19 thorium ma’deni vardır. Bununla berâber, Brezilyada, bu mıntıkada oturanlar, şuâ’lanmadan husûle gelecek zarârları önlemek için tedbîr almamakdadır.

Şuâ’ların hâd te’sîrinden başka müzmin ve bilvâsıta olan te’sîrleri de mühimdir. Sigorta şirketlerinin istatistikleri, Amerikan radyologlarının ömrlerinin kısaldığını göstermekdedir.

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks