Hakîkat Ltd.Şti.Yayınları

   
     

TAM İLMİHÂL

     
   

 SE'ÂDET-İ EBEDİYYE

   
 

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks

 
 

ÜÇÜNCÜ KISM

 
     

22 - UKÛBÂT (Cezâlar)

1 - ZİNÂ YAPARKEN YAKALANANIN HADDİ: Mükellef olan ve konuşabilen müslim veyâ gayr-ı müslim kimse, Dâr-ül-islâmda, tehdîd edilmeden arzûsu ile, serhoş iken veyâ ayık iken, zinâ yapar, yakalanırsa, kadın ve erkeğe had cezâsı lâzım olur. Dört erkek şâhidin birlikde ve hâkim huzûrunda zinâ hâlinde gördük demeleri ile veyâ kadın ve erkeğin, dört kerre i’tirâf etmeleri ile anlaşılır. İkisinden biri inkâr ederse, hâd lâzım olmaz. İkrârdan sonra vazgeçerlerse, sâkıt olur. [Ölüm cezâları, habs ve dayak cezâları, mahkeme tarafından emr edilir ve yalnız hükûmetin bu iş için ta’yîn etdiği me’mûrlar tarafından yapılır. Hâkim karârı olmadan, kimse kimseyi öldüremez, döğemez. Malına, canına, ırzına, nâmûsuna, şerefine dokunamaz. Kâfirlere dahî dokunamaz. Harbi, cihâdı hükûmet yapar. Hükûmetin, kumandanın emri olmadan, kimse harb yapamaz. Kâfire bile saldıramaz. Bunların hepsi büyük günâhdır. Hattâ, mü’minin kalbini incitmek, Kâ’beyi birkaç kerre yıkmakdan dahâ büyük günâhdır. Zinâ yapanları, o esnâda dört şâhidin birlikde görmeleri, olacak şey değildir. Ancak, umûmî yerlerde, açıkca yapılınca görebilirler. Bunun içindir ki, Osmânlılarda, altıyüz sene içinde, bir kerre zinâ şâhidliği yapılmamış, bu sebeb ile hiç kimse taşlanarak öldürülmemişdir. Buradan anlaşılıyor ki, gizli yapılan günâhı, başkalarına söylemek de, ayrı bir günâh olur. Bu cezâ, zinâ yapıldığı için değil, bu çirkin işin yayıldığı içindir. Fuhşa mâni’ olmak içindir.]

Muhsan olan, ya’nî evli olan müslimân erkek ve kadının, boşanmış, dul olsalar bile, had cezâları, bir meydânda ölünciye kadar taşlamakdır. Önce şâhidlerin hepsinin taş atmaları şartdır. Şâhidlerden birisi ölerek, gâib olarak veyâ hâzır olup da, herhangi bir sebeble taş atmazsa, had sâkıt olur. Kendi ikrârları ile ise, önce hâkimin taş atması lâzımdır. Sonra ehâlî, herkes atar. Ölünce, yıkanır, kefenlenir, nemâzı kılınır.

Muhsan olmıyan kimsenin had cezâsı, yüz sopa vurmakdır. Sopa, budaksız olmalıdır. Yaralıyacak kadar kuvvetli vurulmaz. Erkek, önce soyulur. Bir peştemâl ile bırakılır. Ayakda iken başından, yüzünden ve kasıklarından başka, her yerine vurulur. Kadının çamaşırları soyulmaz. Palto, manto gibi kalın elbisesi çıkarılır ve oturtularak döğülür. Dayakdan sonra, hâkim dilerse, bir sene şehrden çıkarır. Taşlama ve döğme birlikde yapılmaz.

Zimmîye ukûbât cezâlarının üçü de yapılır. Yalnız içki haddi yapılmaz. Dâr-ül-islâmdaki harbîye ise, yalnız kul hakkı bulunan kazf haddi ve kısâs yapılır.

Zimmî, müslimân kadın ile zinâ etse, recm olunmaz, döğülür. Yatağında bulduğu kadını, zevcesi sanarak zinâ yapana ve harbî ile zinâ eden zimmî kadına ve harbî kadınla zinâ eden zimmî adama had lâzım olur. Bu ikisinde harbîlere lâzım olmaz. (Fetâvâ-yi Hindiyye)de diyor ki, (Ücret karşılığı zinâ yapana [meselâ genel evdeki fâhişe ile zinâ yapana], İmâm-ı a’zama göre had vurulmaz. Mehr-i misl vermesi lâzım olur. İkisi de şiddetli ta’zîr olunur ve tevbe edinceye kadar habs olunurlar. İmâmeyne göre, ikisine de had cezâsı yapılır. Şartsız olarak mal vererek zinâ yapana da had yapılır. Şu parayı al! Bunun karşılığı senden fâideleneyim derse, had yapılmaz. Çünki, mut’a nikâhı olur. Bu nikâh şübheli olduğu için had lâzım olmaz. Senin mehrin budur deyip para verirse, had îcâb etmez). Fekat hepsi harâmdır. Büyük günâhdır. Zinânın had cezâsı yapılmıyan kısmlarının da harâm olduğu (Berîka)da yazılıdır. Kadının aldığı ücret harâmdır [Şir’a]. (Pédèraste) olana, ya’nî livâta yapana had lâzım olmaz, habs ve darb ile ta’zîr olunur. Âdet eden öldürülür. Livâta yapılmak için tehdîd olunan, öldürmekden başka yol ile kurtulamayınca, öldürmesi câiz olacağı (Fetâvâ-i Hayriyye)de yazılıdır. Dâr-ül-harbde zinâ haddi yapılmaz.

El ile istimnâ [Masturbation], zevk için olursa harâmdır. Ta’zîr olunur. Sükûnet bulmak için câiz, zinâ tehlükesi olursa, vâcib olur [İbni Âbidîn, orucu bozan şeyler]. Cennetde livâta yokdur. Cennetde habîs iş yokdur.

[Hıristiyan memleketlerinde, kadınlar, kızlar, başları, kolları, bacakları açık geziyorlar. Erkekleri fuhşa, zinâya sürüklüyorlar. Evde, zevcesi yemek pişirirken, çamaşır yıkarken ve evi temizlerken, erkeği sokakda veyâ iş yerinde hoşuna giden çıplak bir kadınla zevk, safâ, hattâ zinâ yapıyor. Akşam evine düşünceli ve yıpranmış olarak geliyor. Kötü hayâllere dalarak, vaktîle beğenmiş, sevmiş, seçerek almış olduğu zevcesinin yüzüne bile bakmaz oluyor. Evdeki yorgunluğunu gidermek için, alâka ve neş’e bekliyen zevcesi, haklarına kavuşamayınca, asabî buhrânlar geçiriyor. Âile yuvası bozuluyor. Sokakdaki kadına bakan erkek, onu kirli çamaşır gibi bırakıyor. Bir başkası ile anlaşıyor. Böylece, her sene, binlerce kadın ve erkek ve çocukları perişân oluyor. Ahlâksız ve anarşist oluyorlar. Cem’iyyet, millet çürümeğe, çökmeğe sürükleniyor. Açık, kokulu, süslü dolaşan kadınların, gençlere, millete ve devlete zararları, alkollü içkilerden ve uyuşdurucu zehrlerden dahâ çok ve dahâ korkunç oluyor. Allahü teâlâ, kullarının dünyâda felâkete, âhıretde de şiddetli azâblara yakalanmamaları için, kadınların, kızların örtünmelerini emr etdi. Ne yazık ki, nefslerinin, şehvetlerinin esîri olan ba’zı kimseler, Allahü teâlânın emrlerine gericilik, kâfirlerin şaşkın, çılgın işlerine ilericilik diyor. Bu ilericilerden ba’zısı, meslekdaşları vâsıtası ile, bir diploma ele geçirmiş. Köşe başlarını paylaşmışlar. Baykuş gibi ötüyorlar. Her fırsatda islâmiyyete saldırıyorlar. Bu kahramanlıkları(!) ile târîhî düşmanımız olan hıristiyanlardan, yehûdîlerden ve komünistlerden alkış ve maddî yardımlar toplayarak güçleniyor, binbir hiyle ile, gençleri aldatıyorlar. Allahü teâlâ, kendilerine akl versin! Hakkı bâtıldan ayırmalarını nasîb eylesin!]

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks