Hakîkat Ltd.Şti.Yayınları

   
     

TAM İLMİHÂL

     
   

 SE'ÂDET-İ EBEDİYYE

   
 

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks

 
 

ÜÇÜNCÜ KISM

 
     

22 - UKÛBÂT (Cezâlar)

4 - SİRKAT HADDİ: Sirkat, başkasının birşeyini gizlice almak demekdir. Başkasının az veyâ çok malını, haksız olarak ve rızâsı olmıyarak almak, ya’nî çalmak veyâ gasb etmek harâmdır. Mükellef olan, ya’nî akllı ve bâlig olan erkek, kadın, köle, efendi, müslimân veyâ zimmî, gören ve konuşabilen bir kimse, on dirhem hâlis gümüş parayı veyâ değerinde olan ve her dinde mütekavvim olan ve durmakla bozulmıyan bir malı, müslimân veyâ zimmî olan sâhibinin mülkünden, ya’nî başkalarının iznsiz olarak açmaları veyâ girmeleri câiz olmadığı yerden, Dâr-ül-islâmda, hepsini bir def’ada gizlice alırsa ve mal sâhibi de da’vâ ederse, sağ eli bilek mafsalından kesilir ve kan akmaması için hemen kaynar yağ içine sokulur. Çok sıcak ve çok soğuk havalarda ve ağır hasta olunca kesilmez, habs olunur. Hava veyâ hasta iyi olunca kesilir. İkinci def’a çalanın sol ayağı da oynak yerinden kesilir. Üçüncüsünde bir yeri dahâ kesilmeyip, tevbe edinciye kadar habs olunur. Buradaki dirhem, ondört kırat veyâ 3,36 gramdır ki, on adedinin ağırlığı, yedi miskâl ağırlığındadır. Buna göre, sirkat nisâbı, otuzüç gram ve altmış santigram gümüş paradır.

[Gümüş kullanılmayıp başka cins para kullanılan yerlerde yedi gram gümüşün kıymeti, bir gram altın değeri kadardır. Ya’nî altın, aynı ağırlıkdaki gümüşden, her zemân, yedi def’a dahâ kıymetlidir. 33,6 gram gümüşün kıymeti, 4,8 gram, ya’nî bir miskal altın olup, bir altın liranın üçde ikisi kıymetindedir. İmâm-ı Mâlike ve Ahmed bin Hanbel ve Şâfi’îye göre “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” sirkat nisâbı üç dirhem, ya’nî yedi gram ve yirmialtı santigram gümüş veyâ rubu’ dînâr, ya’nî [0,87] gram altındır. Görülüyor ki, [0,87] gram altından aşağı değerdeki malı çalanın kolu hiçbir mezhebde kesilmez. Kesilirse, zulm yapılmış olur].

Et, sebze, meyve, süt, çalınca el kesilmez. Çünki, bunlar, zemânla bozulur. Müslimân veyâ zimmî, müslimânın şerâbını, içkisini çalarsa kesilmez. Zimmî zimmînin içkisini, hınzırını, leşini çalarsa kesilmez.

Bir kişi, birkaç kimseden, bir def’ada nisâb mikdârı çalarsa kesilir. İki kişi, bir kimseden nisâb mikdârı çalarlarsa kesilmez. Çünki, bir hırsızın hissesine nisâbdan az düşmekdedir. Her birine nisâb mikdârı düşerse, elleri kesilir. Babasının veyâ kendisine bakması lâzım olanın evinden çalarsa kesilmez.

Hırsızlık, çalanın bir kerre söylemesi veyâ iki âdil erkek şâhidin haber vermesi ile belli olur. Soruşdurma yapıncıya kadar, sanık habs olunur. Çünki, had sanıkları kefîl ile bırakılmaz. Şübheli, sâbıkalı olanı, söyletmek için döğmek câizdir.

İkrâr etmesi veyâ şâhid ile hırsızlık anlaşıldıkdan sonra, mal sâhibi, bu kimse benim malımı çalmadı veyâ ona hediyye, emânet etmişdim veyâ şâhidler yalan söylüyor dese kesilmez. Hâkimin, böyle söylemesini teklîf etmesi sünnetdir. Mal sâhibi afv etdim derse, kesilir. Çünki, had, Allahü teâlânın hakkıdır. Kul, bunu afv edemez. Müslimânın çaldığına iki kâfir şâhid olursa kesilmez. El kesilirken iki şâhidin de hâzır bulunması şartdır.

Kıymetli taşlar çalınca kesilir. Kıymetsiz olan, parasız ele geçebilen, odun, ot, balık, kuş, hattâ tavuk, av hayvânı, kireç, kömür, tuz, saksı, cam [çünki ikisi çabuk kırılır], ekmek, süt, her ta’âm, içkiler, çalgılar, salîb, oyun âletleri, kapı, câmi’den ayakkabı, Kur’ân-ı kerîm, çocuk, her çeşid kitâb ve köpek çalmakla, mezâr soymakla, sahrâda saklı malı çıkarmakla, türbeyi, umûmî yerleri, vakf ve Beyt-ül-mâlı soymakla, alacaklısından alacağını veyâ benzerini çalmakla had lâzım gelmez. Meselâ, alacağı altın yerine, gümüş çalması câiz olur. İmâm-ı Şâfi’îye göre “rahmetullahi teâlâ aleyh” parası yerine, borclusunun eline geçireceği, aynı kıymetdeki malını alabilir. Zarûret hâlinde Şâfi’î mezhebini taklîd etmek câiz olur.

Zî-rahm-i mahrem olandan, başkasının malını dahî çalarsa kesilmez. Süt ile mahrem olandan çalarsa kesilir. Zî-râhm-i mahreminin malını, başkasının evinden çalarsa kesilir.

Zevcesinden, zevcinden, zî-rahm-i mahrem kadın akrabâsının kocalarından ve zevcesinin zî-rahm-i mahrem erkek akrabâsından çalarsa kesilmez. Bu sonunculara (Ashâr) denir. Ganîmet malından, müşterîye açık olan hamamlardan ve dükkânlardan çalarsa, müsâfir ev sâhibinden çalarsa, bir hırsız çaldığı şeyi evden çıkarmadan yakalanırsa kesilmez.

Umûmî yerlerde, meselâ mescidde, trende, vapurda, otobüsde sâhibinin yanında olan şeyi çalana, sâhibi uykuda iken bile olsa, had yapılır.

Elini sandığa, birisinin yakasına, cebine, koluna sokarak çalanın kesilir. Hırsız eve girip eşyâyı toplasa, başkası da girip, hırsızı elinde olanlar ile birlikde yüklenip dışarı çıkarsa, yalnız hırsızın eli kesilir. Bunun gibi, nemâz kılan birinin üstüne, necâset bulaşık hayvân konsa, nemâzı bozulmaz. Çünki, necâset, nemâz kılanın üzerinde değil, hayvânın üzerindedir.

Sağ eli kesildikden sonra, çaldığı bu malın bedelini ödemez. Mal mevcûd ise, sâhibine verilir. Satmış ise, yine sâhibine geri verilir. Sâhibi parasını müşterîye öder. Hırsızın, malı kullanması harâmdır. Müşterî kullanmış ise sâhibi müşterîden kıymetini ister. Müşterî de, hırsızdan fiyâtını geri ister.

Eve hırsız gelip malı götürse, mal nisâb mikdârından az ise de, hırsızla döğüşmek câizdir. Malı bırakırsa döğüşülmez. Hırsızı öldürürse, yalnız diyet verir.

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks