Hakîkat Ltd.Şti.Yayınları

   
     

TAM İLMİHÂL

     
   

 SE'ÂDET-İ EBEDİYYE

   
 

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks

 
 

ÜÇÜNCÜ KISM

 
     

54 - MADDE ÜZERİNDE YENİ BİLGİLER

Bundan önceki maddede yazılı mektûbla bağlılığı olduğu için ve Allahü teâlânın sonsuz kudretinin inceliklerini çok açık gösterdiği için, bugünkü tecrîbelerin meydâna çıkardığı, âlem ve madde üzerindeki yeni bilgileri din kardeşlerime burada kısaca yazmağı uygun gördüm. Bu maksadla, Almanca (Der Mensch) kitâbının [m. 1940] senesi baskısından mühim gördüğüm yerleri de aşağıya terceme ediyorum:

Bu âlem, topraklar, cânlılar ve hava hep maddeden yapılmışdır. Terâzîde dartılan, ya’nî ağırlığı olan herşeye, (Madde) denir. Maddeler belirli, husûsî özellikleri ile birbirinden ayrılır. Her maddede enerji, kudret bulunur. Maddelerin şekl almış parçalarına, (Cism) denir. Anahtar, maşa, çivi, makas birer cismdir. Fekat hepsi, aynı demir maddesinden yapılmışdır. Bir maddeden yapılmış cismlere, (Sâf cism) denir. Sâf cismde, bir maddenin belirli özellikleri vardır. Bir sâf cismden, başka bir madde çıkarılamaz ise, bu maddeye (Basît cism, eleman) denir. Demir, bakır, kükürt, oksigen birer elemandır. Bugün, yüzbeş eleman biliyoruz. İki veyâ dahâ çok eleman, birbirleri ile birleşerek, başka sıfatları taşıyan, yeni bir madde meydâna getirilebilir ki, bu yeni maddeye (Mürekkeb veyâ bileşik cism) denir. Su, ispirto, şeker, tuz bileşik cismlerdir. Bileşik bir cismden başka başka, basît cismler çıkarılabilir. Başka maddelere ayrılabilen sâf cisme (Bileşik cism) denir. Bugün, yüzbinlerce bileşik cism bilinmekde ve elemanlar birleşdirilerek yenileri yapılmakdadır. Elemanları insanlar yapamaz, arar, bulur.

Cismlerde, dâimâ değişiklik olduğunu görüyoruz. Su akıyor, rüzgâr esiyor, kuş uçuyor, çocuk büyüyor, yaprak sallanıyor, yüreğimiz işliyor, dünyâ dönüyor. Cismlerde meydâna gelen değişmelere, (Hâdise, olay) denir. İki dürlü hâdise vardır:

1 - (Fizik hâdisesi): Bir cismde meydâna geldiği zemân, cismin özünü, yapısını değişdirmiyen hâdiselerdir. Kâğıdın yırtılması, fizik hâdisesidir. Çünki, kâğıdın şekli değişdi, fekat özü, yine kâğıddır.

2 - (Kimyâ hâdisesi): Bir cism üzerinde meydâna geldiği vakt, cismin mâhiyyetini, yapısını değişdiren hâdiselerdir. Kâğıdın yanması, kimyâ hâdisesidir. Çünki, kâğıdın yapısı bozuldu. Kül oldu.

Fizik hâdiselerini inceliyen ilme, fizik ilmi [hikmet] denir. Kimyâ hâdiselerini inceliyen ilme, kimyâ ilmi [şimi] denir.

Bir madde üzerinde, bir fizik hâdisesinin meydâna  gelmesi için, bu maddeye bir kuvvetin te’sîr etmesi lâzımdır. Suya, harâretin kuvveti te’sîr edince, buhâr hâline geçerek, fizik hâdisesi oluyor. Fizik hâdiseleri, bir madde üzerinde meydâna geliyor. İki şişe, birbirine çarparak kırılınca, bunların maddeleri birbirine te’sîr ederek kırılmıyor. Taşıdıkları enerji [Zinde kuvveti=1/2 m v2] te’sîri ile kırılıyorlar.

Kimyâ hâdiseleri ise, iki veyâ dahâ çok cism arasında, madde alışverişi sonucu olarak meydâna gelir. Bir bileşik cismden madde ayrılır veyâ madde eklenir. Basît cismler, birbiri ile veyâ bir bileşik cismle birleşir. Maddelerin birbirine te’sîr etmesine (Reaksiyon, tepkime) denir. Kimyâ reaksiyonlarında, maddelerin birbiri ile birleşen veyâ ayrılan en küçük parçasına (Atom) denir. Basît cism, yalnız bir cinsden atomların yığınıdır. Yüzbeş basît cism olduğu için, yüzbeş dürlü atom var demekdir. Bir atomun ağırlığı, bir miligramdan milyarlarla dahâ azdır. Yüzbeş atomun büyüklükleri ve ağırlıkları başka başkadır.

Bir borudan su akdığı gibi, bir elektrik telinden de, elektrik dânecikleri akar. Su, borunun içinden akar. Elektrik dânecikleri ise, iletken telin dış yüzeyinden akar. Elektriğin, hiç bölünmiyen en küçük parçasına (Elektron) denir. Bir elektron, en küçük atom olan hidrogen atomundan binsekizyüzotuzbeş def’a dahâ hafîfdir. Ya’nî, elektronun ağırlığı, yok gibidir. Elektronlar, menfî, ya’nî eksi elektrikdir. Müsbet, ya’nî artı elektrik yokdur. Eksi elektrik noksânlığına artı elektrik denilmişdir. Bir yerde eksi elektrik azalınca, müsbet elektrik artıyor diyoruz. Bir yerde elektrik sıfırsa, ya’nî yoksa, bu yerde bulunan eksi ve artı elektrik mikdârı, birbirinin aynıdır, eşitdir diyoruz.

Erd denilen yer küremizi kaplıyan, nihâyetsiz sandığımız boşlukda [birinci gökde] yıldızlar yüzmekdedir. Bunlardan sekiz dânesi ve peykleri [uyduları] katı ve karanlıkdır. Geri kalan yüzbinlerle yıldızın herbiri, parlak bir güneşdir. Bu güneşlerin hepsi, bizim güneşimiz gibi, tâ merkezlerine kadar gaz hâlindedir. Hiçbirinde, ne su, ne de taş, toprak, ağaç, hayvân ve insan gibi katı cismler yokdur. Bu yıldızların arasındaki mesâfe, pek fazla olup (Zıyâ senesi) ile ölçülür. Bir zıyâ senesi, sâniyede üçyüzbin kilometre giden ışığın, bir senede gitdiği yoldur. Yıldızlar, birbirinden o kadar uzakdır ki, ışık bir yıldızdan, başka komşu bir yıldıza, yüzlerce ışık senesinde varabilir. Meselâ Atlas okyânusunda [Atlantikde] uçan bir tayyâre pilotunun, her üç sâatde bir nohud dânesini atdığını düşünürsek, yıldızların fezâ boşluğundaki büyüklük ve uzaklıkları, bu nohud dânelerinin, denizdeki hâli gibidir. Birbirlerinden bu kadar çok uzak olmakla berâber, fezâ dâhilinde, milyarlarca yıldız vardır. Bir kerre, fezânın [birinci semânın] büyüklüğünü düşünelim. Sonra da, vatanımız olan şu, küçük demeğe lâyık, Erdımıza bakalım. Erdımızın çapı, güneşin çapından yüzdokuz def’a dahâ küçükdür. Bu yıldızların hepsi, boşlukda, sâniyede ortalama yüz kilometre hızla gitmekdedir. Fekat, gelişi güzel, alabildiğine gitmeyip, birer helezon [spiral] içinde uçmakdadırlar. Yüzmilyonlarca yıldız, aynı bir helezonda bulunuyor. Bugün böyle, yüzbinlerle helezon biliyoruz. Bir helezonun çapı, onbinlerce zıyâ senesidir. Bizim güneşimiz de, böyle bir helezona mensûb bir yıldızdır. Güneşimizin helezonunun kıvrımını, geceleri, şerîd hâlinde görmekdeyiz ve saman yolu [Kehkeşân] ismini vermekdeyiz. Erd küremiz, büyüklüğü, kâinât yanında hardal tohmu kadar da diyemiyeceğimiz, karanlık bir cism olup, güneşimize yüzellimilyon kilometre uzakdadır. Güneşimizin etrâfında Erdımız gibi dönen, sekiz karanlık küre dahâ vardır ki, bunlar da, katıdır. Hiçbirinde hava, su, ot ve hayvân yokdur. Bu karanlık yıldızlar, güneşe yakınlık sırası ile; Utârid [Merkür], Zühre [Venüs], Erd, Merîh [Mars], Müşterî [Jüpiter], Zühal [Satürn], Uranüs, Neptün, Plütondur.

Güneşimize, bu dokuz seyyâresi ile birlikde (Güneş manzûmesi, sistemi) diyoruz.

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks