6. Abdullah b. Amr b. Âs'ın bizzat görüp anlattığına göre; bir gün Peygamberimiz aleyhisselâm Kâbe'nin Hicr mevkiinde namaz kılarken, Ukbe b. Ebi Muayt gelmiş, Peygamber aleyhisselâmı boğmak için ridasını boynuna dolayarak şiddetle çekmeye başlamış, Hazret-i Ebu Bekir yetişerek onu omzundan tutup Peygamber aleyhisselâmın üzerinden def etmiştir. 538

7. Peygamberimiz aleyhisselâm Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden birtakım kişilerin güneş battıktan sonra Kabe'nin arkasında toplanarak konuşmak bahanesiyle kendisini çağırıp, peygamberlikten vazgeçirtmek için kendisine türlü hakaret ve yersiz tekliflerde ve ölümle tehditlerde bulunmaları üzerine, meclislerinden kalkıp derin bir üzüntü içinde evine gittikten sonra, 539 Ebu Cehil:

" Ey Kureyş cemaatı! Görüyorsunuz ki, Muhammed dininizi ayıplamaktan, baba ve atalarınıza dil uzatmaktan, akıllarınızı akılsızlık saymaktan, ilahlarınıza dil uzatmaktan başka birşey kabul etmedi! 540

Ben Allah'a söz veriyorum ki, yarın kolay kolay taşıyamayacağım bir taş alıp oturacak, namazda secdeye kapandığı zaman, o taşla Muhammed'in başını ezeceğim! 541

Bunun üzerine, siz beni ister koruyunuz, ister Abdi Menaf oğullarına teslim ediniz. Bundan sonra, Abdi Menaf oğulları bana istediklerini yapsınlar (razıyım)" dedi. Kureyş müşrikleri:

" Vallahi, biz seni hiçbir zaman onlara teslim etmeyiz! Git, istediğini yap! " dediler.

Ebu Cehil, sabaha çıkınca, vasıfladığı gibi, güçlükle taşıyabileceği iri bir taş aldı. Oturup Peygamber aleyhisselâmın gelmesini bekledi.

Peygamberimiz aleyhisselâm; her zaman olduğu gibi, sabahleyin Kabe'ye geldi. Kendisinin, Mekke'de kıblesi, Şam'a doğru idi.

Bunun için, namaz kılacağı zaman, Yemen köşesiyle Hacerü'l-Esved arasında kılar, Kabe'yi Şam ile kendi durduğu yer arasına alırdı.

Peygamberimiz aleyhisselâm durup namaz kılmaya başladı.

Kureyş müşrikleri toplantı yerlerine gelip oturmuşlar, Ebu Cehil'in ne yapacağını bekliyorlardı.

Ebu Cehil taşı yüklendikten sonra Peygamberimiz aleyhisselâma doğru ilerledi.

Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına yaklaşır yaklaşmaz, yenilgiye uğramış, benzi sararmış, büyük bir korkuya tutulmuş, elleri taşı tutamaz olmuş, hatta taş elinden yere düşmüş olarak hemen geri döndü.

Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri ona doğru vardılar.

" Ey Hakem'in babası! Sana ne oldu?! " dediler. Ebu Cehil:

" Dün size söylediğim şeyi ona yapmak üzere kalkıp ona doğru vardım. Kendisinin yanına yaklaştığım zaman, önüme develerden bir puğur çıkıverdi! Hayır! Vallahi, o puğurun ne tepesi ve boyun kökü, ne de dişleri gibisini hiçbir puğurda görmem isimdir. O beni hemen yemek istemişti! " dedi. 542

-------------------------------------

538. İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 14, s. 297, Ahmed b. Hanbel. Müsned. c. 2, s. 204. Buhârî, Sahîh. c. 6, s. 34-35, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 209, Beyhakî, Delâil, c. 2 , s. 274, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 190, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 215, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 46, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 16.

539. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 315, 319, Taberî, Tefsir, c. 15, s. 164-166, Vahidi, Esbâbü'n-nüzûl, s. 198-199, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 128 -130, Ebu’l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 62-63, Hâlin, Tefsir, c. 3, s. 180-181, Suyuti, Dürru'l-mensûr, c. 4, s. 202, 203.

540. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 319, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 166, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 205, 206, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 190, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 153-154.

541. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 319, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 205-206, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 190, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 153-154.

542. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 319-320, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 206, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 190, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 108, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 153-154, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 4243.