Ka'b b. Malik der ki:
" Kavmimizin müşrik olan hacılanyla birlikte, Medine'den yola çıktık. Seyyidimiz ve büyüğümüz, seferlerde yöneticimiz Berâ' b. Ma'rur da, yanımızda idi. 13
Zâhire'l-Beydâ'da bulunduğumuz sırada, 14 Berâ' b. Ma'rur, bize:
'Ey şu cemaat! Ben bir görüşe varmış bulunuyorum!
Vallahi, onun üzerinde bana muvafakat eder misiniz, yoksa etmez misiniz, bilmiyorum?' dedi.
Kendisine:
'Nedir bu görüş?' diye sorduk.
'Ben şu görüşe vardım ki, şu Beyt'i (Kabe'yi) arkama almayayım! Namazı ona doğru kılayım! ' dedi.
Biz de:
'Vallahi, Peygamberimiz aleyhisselâmdan bize erişen, ancak namazın Şam'a doğru yönelinerek kılınmasıdır. Biz ona aykırı davranmak istemeyiz' dedik.
Berâ' ise:
'Ben, muhakkak, namazımı Kabe'ye doğru kılacağım! ' dedi.
Ona:
'Fakat biz böyle yapmayız! ' dedik.
Namaz vakti olunca, biz namazlarımızı Şam'a doğru yönelerek kıldık.
O da, namazını Kabe'ye doğru yönelerek kıldı.
Biz onu yaptığı şeyden dolayı ayıplamakta ve kınamakta idik. O ise, bizim Kıblemize yönelmekten kaçınmakta, ancak Kabe'ye doğru namaz kılmakta idi.
Nihayet Mekke'ye geldik. Mekke'ye gelince, Berâ' b. Ma'rur, bana:
'Ey kardeşimin oğlu! Bizi Resûlullah aleyhisselâma götür!
Şu yolculuğum sırasında yaptığım şeyi ona soralım:
Benim yapmış olduğum ve sizin ise muhalefet ettiğinizi gördüğüm şey hakkında, vallahi, içime şüphe düştü! ' dedi.
Birlikte gittik. Resûlullah aleyhisselâmı sorduk.
Kendisini bundan önce görmemiştik, tanımıyorduk. 15
Ebtah'da, 16 Mekkelilerden bir adama rastladık. Resûlullahı ondan sorduk. Adam bize:
'Onu tanıyor musunuz?' diye sordu.
Biz:
'Hayır! Tanımıyoruz! ' dedik.
Adam:
'Onun amcası Abbas b. Abdulmuttalib'i tanıyor musunuz?' diye sordu.
'Evet! Tanıyoruz! ' dedik.
Çünkü, biz Abbas'ı tanıyorduk. Kendisi, tüccar olarak yanımıza gelip gitmekten geri kalmazdı.
Adam:
'Mescid-i Haram'a girin! Aradığınız o zât, şimdi orada Abbas ile birlikte oturuyor! ' dedi.
Mescid-i Haram'a girdik.
Abbas oturuyor, Resûlullah aleyhisselâm da onun yanında oturuyordu.
Selam verdikten sonra, biz de yanlarına oturduk.
Resûlullah aleyhisselâm, Abbas'a:
'Ey Ebe'l-Fadl! Sen bu zâtları tanıyor musun?' diye sordu.
Abbas:
'Evet, tanıyorum: Şu, kavminin seyyidi, ulu kişisi Berâ' b. Ma'rur'dur! Şu da, Ka'b b. Malik'tir! ' dedi.
Vallahi, Resûlullah aleyhisselâmın:
'Şair olan mı?' dediğini, hâlâ unutmamı sırrıdır.
Abbas:
'Evet! ' dedi.
Berâ' b. Ma'rur, Resûlullah aleyhisselâma:
'Ey Allah'ın Peygamberi! Ben bu yolculuğa çıktım. Allah beni İslâmiyete hidayet etti.
Ben şu Beyt'i, Kabe'yi arkama almamayı uygun görüp ona doğru namaz kıldım. Arkadaşlarım ise, bu hususta bana muhalefet ettiler. Benim de bundan içime şüphe düştü.
Yâ Rasûlallan! Sen bunu nasıl görürsün? Buna ne buyurursun?' dedi.
Resûlullah aleyhisselâm:
'Sen bir Kıble üzerinde bulunuyordun. Onda sabır ve sebat etsen olurdu' buyurdu.
Bunun üzerine, Berâ' b. Ma'rur, Resûlullah aleyhisselâmın Kıblesine döndü. Bizimle birlikte, Şam'a doğru namaz kıldı." 17
-------------------------------------
13. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 81, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 460 461, Taberî, Târih, c. 2, s. 237, Beyhakî, Delâilü’n-nübüvve, c. 2, s. 444, İbn Esîr, Usdu'l -g âbe, c. 1, s. 207, İbn Seyyid, Uyûnu’l-eser, c. 1 , s. 161-162, Zehebî, Târıh, s. 300, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 158, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 42.
14. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 444, Zehebî, Târîh. s. 300.
15. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 81-82, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 461, Taberî, Târih, c. 2, s. 237, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 444, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 207, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 162, Zehebî, Târihu'l-islâm, s. 300, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 158, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 4243.
16. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 444, Zehebî, Târih, s. 300.
17. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 82-83, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 461, Taberî, Târih, c. 2, s. 237-238, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 444-445, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 207, İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 1, s. 162, Zehebî, Târîhu'l-islâm , s. 301-302, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 158, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 42-43.