Kureyş müşrikleri Peygamberimiz aleyhisselâm hakkında birbirlerine:
" Bu adamın işi, görmüş olduğunuz gibi, yaygın bir hale gelmiş bulunuyor.
Biz, vallahi, onun, bizden olmayan tâbileriyle üzerimize yürümeyeceğinden emin değiliz!
O halde, onun hakkındaki görüşlerinizi birleştiriniz! " dediler.
Aralarında görüşmeye, konuşmaya başladılar.
İçlerinden birisi, 292 Ebu'l-Bahterî293 veya Hişam b. Amr294
" Onu zincire vurarak hapsediniz ve üzerinden kapıyı kilitleyiniz! Sonra, ondan önce geçen Züheyr, Nâbiga ve onlardan da önce geçmiş olan şairlerin başlarına gelen akıbet gibi bir akıbetin bunun da başına gelmesini, ölmesini bekleyiniz! " dedi.
Necidli şeyh:
" Hayır! Vallahi bu sizin için yerinde bir görüş değildir:
Vallahi, dediğiniz gibi onu hapsedecek olursanız, kendisinin işi kilitlediğiniz kapının arkasına çıkar, ashabına ulaşır, hemen üzerinize yürüyüp onu elinizden çeker alırlar, sonra da size galebe çalacak, hakim olacak kadar çoğalırlar.
Bu, sizin için, yerinde bir görüş değildir. Siz bundan başkasını düşünmeye bakınız! " dedi. 295
Toplanüdakiler:
" Şeyh doğru söylüyor! " dediler. 296
Tekrar düşünmeye ve konuşmaya başladılar.
İçlerinden birisi, 297 Ebu'l-Bahterî298 veya Ebu'l-Esved Rebia b. Amr: 299
" Onu aramızdan çıkaralım, yurdumuzdan sürelim. O, bizden çıkınca, vallahi, nereye giderse gitsin! Nereye düşerse düşsün! Nemize gerek! O bizden uzak olunca, biz ondan kurtulunca, işimiz düzelir, ülfetimiz de olduğu gibi devam eder" dedi.
Necidli şeyh: " Hayır! Vallahi, bu da sizin için yerinde bir görüş değildir! Siz onun sözünün güzel, konuşmasının tatlı olduğunu, getirdiği şeylerle insanların kalblerine hakim olup durduğunu görmüyor musunuz? Vallahi, siz bu dediğinizi yapacak olursanız, onun Araplardan bir kabilenin yanında yerleşmeyeceğinden ve onları hükmü altına alıp kendisine tâbi kılmayacağından ve onlarla birlikte üzerinize yürüyüp sizi beldelerinizde tepelemeyeceğinden, işinizi elinizden almayacağından, size istediğini yapmayacağından emin olamazsınız! Siz, onun hakkında, bundan başka bir tedbir düşününüz! " dedi. 300
Müşrikler:
" Vallahi, şeyh doğru söylüyor! " dediler. 301
Ebu Cehil:
" Vallahi, benim onun hakkında, sizin daha düşünmediğiniz, dile getirmediğiniz bir görüşüm var! " dedi.
" Ey Hakem'in babası! Nedir o görüş?" diye sordular.
Ebu Cehil:
" Benim görüşüm: İçimizdeki her kabileden, güçlü, kuvvetli, özü gözü pek, şerefli, soylu birer delikanlı alalım. Sonra, onlardan her birine keskin birer kılıç verelim. Onlar gidip, ellerindeki kılıçlarla hepsi birden tek adamın vuruşu gibi vurup, onu öldürsünler! Böylece ondan kurtulalım, rahata kavuşalım! Delikanlılar bunu bu şekilde yapınca, onun kanı bütün kabilelere dağılmış, düşmüş olur! Abdi Menaf oğulları ise, bütün kabilelerle savaşmaya güç yetiremezler, bizden diyet almaya razı olurlar. Biz de, Abdi Menaf oğullarına onun diyetini öderiz! " dedi.
Necidli şeyh:
" İşte, yerinde söz bu adamın sözüdür! Bu öyle bir görüştür ki, ondan başka, yerinde bir görüş yoktur! " dedi.
Bunun üzerine, müşrikler Ebu Cehil'in görüşü üzerinde birleşmiş olarak dağıldılar. 302
Beş kabileden hemen beş cellat seçilip, ellerine birer keskin kılıç verildi. 303
-------------------------------------
292. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 125, Taberî, Târih, c. 2, s. 243, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 2, s. 229, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 177, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 316, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 176, Diyarbekrî, c. 1, s. 322, Halebî, İnsânu'l-uyün, c. 2, s. 190.
293. Süheylî. Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 201, İbn Seyyid, c. 1 , s. 180, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 176, Diyarbekrî, c. 1, s. 322, Halebî, c. 2, s. 190.
294. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 322.
295. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 125-126, Taberî, c. 2, s. 243, İbn Seyyid, c. 1, s. 178, Diyarbekrî, c. 1, s. 322, Halebî, c. 2, s. 190.
296. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 322.
297. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 126, Taberî, c. 2, s. 243, İbn Seyyid, c. 1, s. 178, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 176, Diyarbekrî, c. 1 , s. 322, Halebî, c. 2, s. 190.
298. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 259, Diyarbekrî, c. 1, s. 322.
299. Süheylî. Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 201, İbn Seyyid, c. 1, s. 180, Halebî, c. 2, s. 190.
300. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 126, Taberî, Târih, c. 2, s. 243, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 187, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 176, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 322, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 190.
301. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 322.
302. İbn İshak, İbn Hişam , c. 2, s. 126, Taberî, c. 2, s. 243, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 230, İbn Seyyid, c. 1, s. 178, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 176, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 78, Diyarbekrî, c. 1, s. 322, Halebî, c. 2, s. 190, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1 s. 322.
303. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 322.