Ebu Seleme Abdullah b. Abdulesed bir yıl veya ona yakın bir müddet önce zevcesi Hazret-i Ümmü Seleme ile oğlu Seleme'yi devesine bindirip Medine'ye götürmek isterken Hazret-i Ümmü Seleme'nin mensup bulunduğu Mugîre oğullarının erkekleri görmüş, Hazret-i Ümmü Seleme'yi yabancı beldelerde gezdirip dolaştırmasına müsaade edemeyeceklerini söyleyerek elinden almışlar, onlara kızan ve Ebu Seleme'nin kabile halkı olan Abdulesed oğulları da, Seleme'yi Hazret-i Ümmü Selemeye vermemişlerdi. 69
Hazret-i Ümmü Seleme der ki:
" Mugîre oğulları beni yanlarında hapsettiler.
Kocam Ebu Seleme ise Medine'ye gitti.
Böylece, benimle kocamın arasını ve oğlumun arasını ayırdılar.
Ben, bir yıl veya bir yıla yakın bir müddet, her sabah Ebtah'a çıkıp oturur; akşama kadar ağlar dururdum.
Mugîre oğulları ailesinden, amcamın oğullarından biradam, birgünyanıma uğradı. Halimi görünce, bana acıdı. Mugîre oğullarına:
'Siz şu zavallı kadıncağızı kocasının yanına daha ne diye göndermezsiniz?!
Onun, hem kocasıyla arasını, hem oğluyla arasını ayırdınız' dedi.
Bunun üzerine, Mugîre oğulları, bana:
'İstersen, git, kocana kavuş! ' dediler.
Abdulesed oğulları da oğlumu bana geri verince, deveme binip oğlumu kucağıma aldıktan sonra, Medine'deki kocamın yanına gitmek üzere yola çıktım.
Yanımda, Allah'ın kullarından hiç kimse yoktu. Kendi kendime:
'Beni kocamın yanına ulaşıncaya kadar götürecek bir kimseye rastlayabilir miyim ki?' deyip gittim.
Ten'im'de bulunduğum sırada idi ki, Abduddar oğullarının kardeşi Osman b. Talha b. Ebi Talha'ya rastladım. Bana:
'Ey Ebi Ümeyye'nin kızı! Nereye gidiyorsun?' diye sordu.
Ona:
'Medine'deki kocamın yanına gitmek istiyorum' dedim.
Bana:
'Senin yanında gidecek bir kimse yok mu?' diye sordu.
Ona:
'Yok! Vallahi, ancak Allah var! Bir de, şu oğulcuğum! ' dedim.
Bana:
'Vallahi, seni bu yolda yalnız bırakmak doğru olmaz! ' dedi ve hemen devenin yularını tutup benimle birlikte hızlı hızlı gitmeye devam etti.
Vallahi, Arap erkekleri içinde, hiçbir zaman, ondan daha saygılı ve nezaketli bir yoldaş görmedim:
Bir konak yerine erişince devemi çöktürür, ben ininceye kadar bana arkasını döner, benden uzaklaşır, ben deveden indikten sonra gelip deveyi götürür, semerini indirir, onu bir ağaca bağlar, kendisi de gidip bir ağacın altına uzanırdı.
Hareket zamanı gelince kalkar, tekrar semeri devenin sırtına koyar, deveyi yanıma getirip çöktürdükten sonra arkasını döner, bana:
'Bin! ' derdi.
Ben bindikten sonra, gelir, devenin yularından tutar ve yederdi.
Beni Medine'ye ulaştırıncaya kadar, bana hep böyle yapmaktan geri durmadı.
Küba'da Amr b. Avf oğullarının köyüne bakınca:
'Senin kocan işte bu köydedir! 70 Artık, Allah'ın bereketi üzere, gir oraya! ' dedikten sonra, Mekke'ye dönmek üzere, yanımdan aynldı. 71
Ben, İslâm'da, Ebu Seleme ailesinin uğradığı musibet kadar, hiçbir ev halkının musibete uğradığını bilmiyorum.
Ben, hiçbir zaman, Osman b. Talha'dan daha ikramlı ve saygılı bir yoldaş da görmedim ! " 72
-------------------------------------
69. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 112, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 258, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 341, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 312, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 169.
70. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 2, s. 112-113, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 258-259, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 341-342, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 312, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 169-170, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 458 459.
71. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 113, Belâzurî, c. 1, s. 259, İbn Esîr, c. 7, s. 342, Zehebî, s. 312, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 170.
72. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 113, İbn Esîr, c. 7, s. 342, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 170.