Mücahidler, bir hayli tereddütten sonra, cesarete geldiler. Öldürebileceklerini öldürmeye ve yanlarındaki malları almaya kalktılar. Vâkıd b. Abdullah, Amr b. Hadram?yi bir okla vurup öldürdü, Osman b. Abdullah ile Hakem b. Keysan'ı esir aldı.

Nevfel b. Abdullah ise kaçıp onlardan kurtuldu, arkasından yetişemediler. Abdullah b. Cahş ve arkadaşları, ticaret kervanını ve iki esiri Medine'ye getirdiler.

Peygamberimiz aleyhisselâm, onlara:

" Ben size haram olan ayda çarpışmayı emretmedim! ?" buyurup, onlardan birşey almaktan çekindi.

Mücahidlerin elleri yanlarına düştü. Helak ve mahv olduklarını sandılar. 194

Peygamberimiz aleyhisselâm onlara ne haram olan ayda, ne de haram olan ayın başkasında çarpışmayı emretmiş değildi; ancak Kureyşîlere ait haberleri sezmeye çalışmalarını emretmişti. 195

Onlara, Medine'deki Müslüman kardeşleri de, yaptıkları bu işten dolayı çattılar: 196

" Siz, buyurulmadığınız birisi işlediniz!

Çarpışmakla emrolunmadığınız halde, haram olan ayda çarpışma yaptınız! " dediler. 197

Kureyş müşrikleri de:

" Muhammed ve ashabı haram olan ayı helalleştirdiler; onda kan döktüler, mal aldılar ve adamları esir ettiler! " diyerek, yapılan işi kınadılar. 198

Mekke'de bulunan bazı Müslümanlar ise:

" Onlar bu yaptıklarını ancak Şaban ayında yapmışlardır" diyerek, müşriklerin sözlerini reddetmeye çalıştılar. 199

Gerçekten de, Mücahidler, kervan halkının üzerine yürüdükleri günün haram olan aydan olup olmadığı hususunda şüphe ve tereddüt halinde idiler. 200

Medine'de Yahudiler bu hadiseden Peygamberimiz aleyhisselâm aleyhinde geleceğe ait birtakım kehanetlerde bulunmakta, yorumlar yapmakta idiler:

" Amr b. Hadramî'yi Vâkıd b. Abdullah öldürdü. Amr harbi geliştirdi, yaşattı! Hadramî harbe yaklaştı! Vâkıd b. Abdullah harbi ateşledi! " demekte idiler. 201

Halk bu hususta sözü çoğaltınca, Yüce Allah Resûlüne indirdiği âyette şöyle buyurdu:

" Sana haram olan ayı ve ondaki muharebeyi sorarlar.

De ki: O ayda muharebe etmek büyük günahtır.

İnsanları Allah yolundan men etmek, O'nu inkâr etmek, ziyaretçilerin Mescid-i Harama gitmelerine engel olmak, onun halkını oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük günahtır.

Fitne, adam öldürmekten de beterdir!

Kâfirler, güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle çarpışmaya devam edeceklerdir.

İçinizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, o gibilerin yaptığı iyi işler, dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir.

Onlar o ateşin (Cehennemin) arkadaşlarıdır.

Onlar orada (hiç çıkmamak üzere) temelli kalıcıdırlar." 202

Yüce Allah bu âyeti indirip Müslümanların korku ve endişelerini dindirince, Peygamberimiz aleyhisselâm kendisine ayrılan ganimet payını ve iki esiri kabul etti. Kureyş müşrikleri esir edilen Osman b. Abdullah ve Hakem b. Keysan için kurtuluş akçesi gönderdiler. 203 Gönderilen kurtuluş akçesi, her birisi için 40 ukıyye gümüştü. 1 ukıyye, 40 dirhemdir. 204

Peygamberimiz aleyhisselâm, kurtuluş akçelerini getiren Kureyş elçilerine:

" İki sahabimiz Sa'd b. Ebi Vakkas'la Utbe b. Gazvan sağ salim gelinceye kadar, sizden kurtuluş akçenizi kabul edemeyeceğiz.

Çünkü, bu iki arkadaşımızın akıbetinden korkuyoruz.

Eğer siz onları öldürürseniz, biz de sizin iki esirinizi öldürürüz! " buyurdu. 205

Sa'd b. Ebi Vakkas derki:

" Nihayet, Resûlullah aleyhisselâmın yanına geldik ki, onlar bizim öldürülmüş olduğumuzu sanıyorlardı.

Biz bu seferimizde çok açlık çektik.

Müleyha'danyola çıktık.

Müleyha ile Medine'nin arası 6 beridliktir.

Müleyha'dan bir cemaatla yola çıktığımız zaman, yanımızda tadacak hiçbir şey yoktu..

Dikenli ağaçlara rastladıkça onları yemekte, üzerine de, su içmekte idik.

Nihayet Medine'ye geldik

Medine'ye gelince, orada Kureyşîlerden bazılarını, esir adamlarının kurtulmalıklarını getirmiş bulduk.

Biz gelince, Resûlullah aleyhisselâm onların getirdikleri kurtuluş akçelerini kabul etti." 206

-------------------------------------

194. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 253-254, Vâkıdî, c. 1 , s. 14-16, Taberî, c. 2, s. 263, İbn Seyyid, c. 1, s. 228, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 249.

195. Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 16.

196. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 254, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 16, Taberî, Târih, c. 2, s. 263, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 114, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 228, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 249-250.

197. Taberî, Târih, c. 2, s. 263.

198. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 254, Vâkıdî, c. 1, s. 16, Taberî, c. 2, s. 263, İbn Seyyid, c. 1, s. 228, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 250.

199. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 254, Taberî, c. 2, s. 263, İbn Seyyid, c. 1, s. 228, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 250.

200. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 10.

201. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 254, Vâkıdî, c. 1, s. 16, Taberî, c. 2, s. 263, İbn Esîr, c. 2, s. 114, İbn Seyyid, c. 1, s. 228, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 250.

202. Bakara: 217.

203. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 254, 255, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 17, Taberî, Târih, c. 2, s. 263, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 105-106, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 114, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 228, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 250.

204. Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 17.

205. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 255, Taberî, c. 2, s. 263, İbn Seyyid, c. 1, s. 229, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 250.

206. Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 16, 17.