Kaynuka oğulları Yahudilerinin bilginlerinden olan Şe's b. Kays, yaşlı kalbinde Müslümanlara karşı çok kin ve kıskançlık bağlayan, küfrü katı bir adamdı.
Peygamberimiz aleyhisselâmın Evs ve Hazrec kabilelerine mensup sahabilerinden bir cemaatın oturup konuştuklarını, Cahiliye devrinde aralarında varolan düşmanlığın İslâmiyet sayesinde kalkarak aralarının düzeldiğini görünce, kızdı ve:
" Bu beldelerde Kayle oğullarının [Ensarın] ileri gelenleri biraraya gelip toplandılar hal?
Hayır! Vallahi onların cemaat ve eşrafı oralarda toplandı mı, biz onlarla hiçbir zaman karar kılamayız" dedi.
Müslümanların yanında bulunan Yahudi gencini çağırdı ve ona:
" Şunların yanına var, yanlarında otur.
Sonra da, daha önce Buas gününde aralarında geçenleri an; o zaman birbirlerine karşı söylemiş oldukları şiirlerden bazılarını da oku" dedi.
Buas gününde zafer Hazrecîlere karşı Evste idi.
O gün, Evs'in başında Hudayr b. Simakel-Eşhelî, Hazrecilerin başında da Amr b. Numan el-Beyâzî vardı.
İkisi de öldürülmüşlerdi.
Yahudi genci, Şe's'in emrini yerine getirdi.
Bunun üzerine, orada bulunan, Evs ve Hazrec'e mensup sahabiler konuşmaya, tartışmaya ve birbirlerine karşı övünmeye başladılar.
Evs kabilesinden Evs b. Kayzî ile Hazrec kabilesinden Cebbar b. Sahr, birbirlerine meydan okudular ve birbirlerine:
" İsterseniz başa dönelim! " dediler.
Her iki kabile mensupları kızdılar ve:
" Yapalım! Buluşma yeriniz Sahîre (Harre)'dir! Silah başına! Silah başına! 268 Ey Âl-i Evs! Ey Âl-i Hazrec! " diyerek, iki taraf kabilelerine seslendiler, silahlandılar, çarpışmak için toplandılar! 269
Peygamberimiz aleyhisselâm, bunu haber alır almaz, Muhacirlerden, yanında bulunan sahabileriyle birlikte hemen oraya vardı ve:
" Ey Müslümanlar cemaatı! Allah! Allah!
Allah sizi İslâmiyete hidayet ettikten ve onunla şereflendirdikten, Cahiliye işlerini sizden kesip attıktan ve sizi küfürden kurtardıktan, kalblerinizi birbirinize ısındırıp birleştirdikten sonra ve ben de aranızda bulunduğum halde, demek siz o Cahiliye davasıyla ayaklandınız ha?! " buyurunca;270 Evs ve Hazrec kavmi, kendilerini birbirine düşürecek, aralarını bozacak olan bu davranışlarının şeytandan geldiğini, Yahudi düşmanlarının kurdukları tuzaklardan olduğunu anladılar. Ağlayarak birbirlerinin boyunlarına sarıldılar.
Peygamberimiz aleyhisselâmla birlikte, söz dinler ve itaat eder oldukları halde oradan ayrıldılar. 271
Yüce Allah, Allah düşmanı Şe's b. Kays'ın tuzağını böylece söndürdü. 272 İndirdiği âyette273 şöyle buyurdu:
" De ki: Ey Ehl-i Kitab! Kendiniz (İslâm dininin hak olduğunu kitablarınızda okuyan) şahitler olduğunuz halde, iman edenleri Allah yolundan-onda bir eğrilik aramaya yeltenerek-niçin döndürmeye çalışıyorsunuz?! Şüphe yok ki, Allah yaptıklarınızdan gafil değildir." 274 Yüce Allah, Evs b. Kayzî ile Cebbar b. Sahr ve her ikisinin kabilelerinden yanlarında bulunanlar hakkında indirdiği âyetlerde de: 275
" Ey iman edenler! Eğer kendilerine Kitab verilenlerin içinden herhangi bir zümreye boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra döndürüp kâfirler yaparlar.
Halbuki, siz nasıl küfredersiniz ki; hepinizin karşısında Allah'ın âyetleri okunup durmakta, O'nun resûlü de içinizde bulunmaktadır.
Kim Allah'a sımsıkı tutunursa, muhakkak ki, o doğru yola iletilmiştir.
Ey iman edenler! Allahtan, nasıl korkmak lazımsa, öylece korkunuz!
Sakın, siz Müslümanlar olmaktan başka bir sıfatla can vermeyiniz!
Hepiniz toptan Allah'ın ipine sımsıkı sanlınız, parçalanıp ayrılmayınız.
Allah'ın, üzerinizdeki nimetini düşününüz.
Hani, siz birbirinizin düşmanlan idiniz de, O, kalblerinizi İslâm'a ısındınp birleştirmişti.
İşte, O'nun bu nimeti sayesinde din kardeşleri olmuştunuz.
Ve yine, siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken, oradan da sizi O kurtardı.
İşte, Allah size âyetlerini böylece, apaçık bildiriyor-tâ ki doğru yola eresiniz.
Bir de, içinizden öyle bir cemaat bulunsun ki, onlar herkesi hayra çağırsın; iyiliği emretsin, kötülükten vazgeçirmeye çalışsın!
İşte onlar, murada erenlerin ta kendisidirler.
Siz, kendilerine apaçık deliller, âyetler geldikten sonra parçalanıp aynlanlar, ihtilafa düşenler gibi olmayınız!
İşte onların hali! En büyük azab onlarındır." 276
-------------------------------------
268. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 204, Taberî, Tefsir, c. 4, s. 23.
269. Kurtubî, Tefsir, c. 4, s. 155.
270. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 205, Taberî, Tefsîr, c. 4, s. 23.
271. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 205, Taberî, Tefsîr, c. 4, s. 23, Kurtubî, Tefsîr, c. 4, s. 155.
272. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 205, Taberî, c. 4, s. 23.
273. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 205, Taberî, c. 4, s. 23, Kurtubî, c. 4, s. 155.
274. Âl-i İmrân: 99.
275. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 205, Taberî, c. 4, s. 24.
276. Âl-i İmrân: 100-105.