Kıble; aslında, herhangi bir tarafa yönelme haline denirken, namaz kılınacağı sırada yönelinen yere isim olmuştur. 323
İslâm'da ilk kıble, İbrahim aleyhisselâmın Kıblesi olan Kabe idi. 324
Kabe, İbrahim aleyhisselâmın kıblesi olduğu gibi, Arapların babası, atası olan İsmail aleyhisselâmın da kıblesi idi. 325
Kabe; insanlar ve herkes için mübarek bir hidayet mahalli olmak üzere, yeryüzünde kurulmuş olan ilk mâbeddi. 326 İnsanların ilk kıblesi idi. 327 Kabe; ilk önce, Âdem aleyhisselâm tarafından yapılmıştı. 328 Sonra da, bu mabedin yeri İbrahim aleyhisselâma Yüce Allah tarafından gösterilmiş;329 o da oğlu İsmail aleyhisselâmla birlikte onun temellerini yükseltmişlerdi. 330
Kabe'nin; tavaf edenler, ibadet etmek üzere gelip orada kalanlar, rükû ve sücud edenler için temiz tutulması da, kendilerine Allah tarafından emrolunmuştu. 331
Musa aleyhisselâm da, Kudüste Sahra yanında namaz kılacağı zaman, Sahra'yı önünde bulundurarak Kabe'ye yönelirdi.
Salih Peygamber mescidi ile Zülkameyn mescidinin mihrablarının da Kabe'ye doğru olduğu rivayet edilir. 332
Ebu Zer-i Gıfârî:
" Yâ Rasûlallan ! Yeryüzünde ilk kurulan mescid hangisidir?" diye sormuştu.
Peygamberimiz aleyhisselâm:
" Mescid-i Haram'dır! " buyurdu.
Ebu Zer-i Gıfârî:
" Ondan sonra, hangisidir?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselâm:
" Ondan sonra, Mescid-i Aksâ'dır! " buyurdu. 333
Mekke'de bulunduğu sırada, Peygamberimiz aleyhisselâma önceleri Kabe'ye; Medine'ye gelince de, Beytü'l-Makdis'e (Kudüs'e) doğru namaz kılması emir buyurulmuştur. 334
Bu, hikmet ve maslahat icabı idi: 335 Ehl-i kitabı, Yahudileri İslâmiyete ısındırmak içindi. 336
Peygamberimiz aleyhisselâmın Medine'ye hicretinden önce, Müslümanlar namazlarını Beytü'l-Makdis'e doğru yönelerek kılarlardı. 337
Peygamberimiz aleyhisselâm, Mekke'de bulunduğu sırada, namaz kılarken Beytü'l-Makdis'e doğru yönelir, Kabe de kendisinin önünde bulunurdu. 338
Medine'ye hicret edince, kıbleyi böylece birleştirmek mümkün olmadı. 339
Namazlarını Kabe tarafına yönelerek kılmayı ise, özlerdi. 340
Nitekim, Cebrail aleyhisselâma, bir gün:
" Ey Cebrail! Yüce Allah'ın yüzümü Yahudilerin kıblesinden Kabe'ye çevirmesini arzu ediyorum! " demiş, Cebrail aleyhisselâm da:
" Sen Rabbine niyaz et, bunu O'ndan iste! " demişti.
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâm, Beytü'l-Makdis'e doğru namaz kılacağı zaman, başını sık sık semaya çevirir dururdu. 341
Kıblenin Beytü'l-Makdis'ten Kabe'ye doğru çevirilişi, Peygamberimiz aleyhisselâmın Medine'ye hicretinin onsekizinci ayının başlarında, Şaban ayında, 342 Şaban ayının yarılandığı sırada idi. 343
Bunun, onyedinci ayın başlarında, Recep ayının ortalarında olduğu da rivayet edilir. 344
Peygamberimiz aleyhisselâmla ashabının Beytü'l-Makdis'e doğru namaz kılmaları, Yahudilerin hoşlarına gider, sevinirlerdi.
Kabe'ye yöneldikleri zaman, bu kıbleyi inkâr ettiler: 345
" Vallahi, Muhammed ve ashabı, biz kendilerine gösterinceye kadar, kıblelerinin de neresi olduğunu bilmiyorlardı! " diyerek yaygaraya başladılar;346 ve hatta, Peygamberimiz aleyhisselâmı dininden saptırmak maksadıyla, Yahudilerin bilginlerinden Rifaa b. Kays, Kardem b. Amr, Ka'b b. Eşref, Râfi' b. Ebi Râfi', Haccac b. Amr, Rebi' b. Rebi' b. Ebi Hukayk, Kinane b. Rebi' b. Ebi Hukayk gelerek:
" Ey Muhammed! Üzerinde bulunduğun kıbleden seni çeviren nedir?
Halbuki, sen İbrahim'in milleti, dini üzere bulunduğunu söylüyordun! ?
Sen yine o kıblene dön de, biz sana tâbi olalım ve seni doğrul ayali m! " dediler.
Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyetlerde347 şöyle buyurdu:
" İnsanlardan, birtakım beyinsizler, 'Onları üzerinde durduklan kıblelerinden çeviren nedir?' diyeceklerdir.
Onlara de ki: 'Doğu da Allah'ındır, batı da! O, kimi dilerse, onu doğru yola iletir.
Biz sizi doğru bir yola çıkarıp orta yolda yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlara şahitler olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun!
Senin halen üzerinde bulunduğun Kabe'yi tekrar kıble yapışımız da, Peygambere uyanlan, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayırd etmemiz içindir.
Elbette ki bu, Allah'ın hidayet ettiği, doğru yola erdirdiği kimselerden başkasına muhakkak ağır gelecektir.
Şüphesiz ki, Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir.
Çünkü, Allah insanları çok esirgeyendir ve onlara rahmetini saçandır.
Biz senin yüzünü çok kere göğe çevirip durduğunu görüyoruz.
Seni artık hoşnut olacağın bir kıbleye çevireceğiz!
Sen namazda yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir!
Sizler de (ey mü'minler! ) nerede bulunursanız, namazda yüzlerinizi o tarafa çeviriniz!
Şüphe yok ki, kendilerine kitab verilenler, bunun Rablerinden gelen bir hak olduğunu çok iyi bilirler.
Allah onların yaptıklarından, yapacaklarından gafil değildir.
Andolsun ki; sen kendilerine kitab verilenlere her âyeti getirsen de, onlar senin kıblene uymazlar.
Sen de, onların kıblesine uyacak değilsin!
Zaten, onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar.
Andolsun ki, sana gelen bunca ilimden sonra faraza onların heva ve heveslerine uyacak olursan, o takdirde sen de muhakkak kendilerine yazık etmişlerden olursun!
Kendilerine kitab verdiklerimiz, onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken, içlerinden bir kısmı hakikati bile bile gizlerler.
O hak, Rabbindendir; o halde, sakın şüpheye düşenlerden olma! " 348
-------------------------------------
323. Râgıb, Müfredatü'l-Kur'ân, s. 392.
324. Taberî, Tefsir, c. 2, s. 5, 20.
325. Nesefî, Medârik, c. 1, s. 83, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 233.
326. Âl-i İmran: 96.
327. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 76.
328. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 37, 43.
329. Hacc 26.
330. Bakara: 127.
331. Bakara: 125, Hacc 26.
332. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 237.
333. Ahmed b. Hanbel, Müsned. c. 5, s. 150, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 117, Müslim, Sahih, c. 1, s. 370, Nesâî, Sünen, c. 2, s. 33, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 248.
334. Taberî, Tefsîr, c. 2, s. 5, Zemahşerî , Keşşaf, c. 1, s. 318.
335. Zemahşerî, Keşşaf, c. 1, s. 317, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1 , s. 86, Ebussuud, Tefsîr, c. 1, s. 172.
336. Taberî, Tefsîr, c. 2, s. 4, Zemahşerî, Keşşaf, c. 1, s. 318, Kurtubî, Tefsîr, c. 2, s. 150, Nesefî, Medârik, c. 1, s. 80, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 87, Hâzin, Tefsîr, c. 1, s. 63, Ebussuud, Tefsîr, c. 1, s. 172.
337. Taberî, Tefsîr, c. 2, s. 12.
338. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 243, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 325, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 2, s. 12.
339. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 115.
340. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 241-243, Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 169, Taberî, Tefsîr, c. 2, s. 5, 20, Târih, c. 2, s. 265.
341. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 241.
342. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 257, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 271.
343. Taberî, Târîh, c. 2, s. 265.
344. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 198, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 242, Taberî, Tefsir, c. 2, s. 3.
345. Taberî, Tefsîr, c. 2, s. 3-5, Ebu’l -Fidâ, Tefsîr, c. 1, s. 192.
346. Taberî, Tefsîr, c. 2, s. 20, Târih, c. 2, s. 265.
347. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 2, s. 199-200, Taberî, Tefsîr, c. 2, s. 3.
348. Bakara: 142-147.