Peygamberimiz aleyhisselâm, Zefiran'dan ayrılıp,
21. Esâfir diye anılan sarp yokuşlara doğru ilerledi. Oralardan da,
22. Debbe diye anılan bir beldeye indi.
23. Dağlar gibi büyük kum tepeleri olan Hannan'ı sağda bırakarak,
24. Bedir'in yakınına indi.
Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir, hayranlarına binerek, çevrede rastladıkları Süfyan-ı Damrî adındaki bir ihtiyarın yanında durdular.
Ona Kureyşten, Muhammed ve ashabından, oralarda kendisine gelen haberleri sordular.
İhtiyar
" Sizin kimlerden olduğunuzu bana haber vermedikçe, sorduğunuz şeyleri size haber vermeyeceğim" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselâm:
" Sen bize haber verdiğin zaman, sana haber veririz! " buyurdu.
İhtiyar
" Buna karşı bu olur mu?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselâm:
" Olur! " buyurdu.
Bunun üzerine, ihtiyar:
" Bana haber geldi ki, Muhammed ve ashabı şu ve şu günde Medine'den çıktılar. Eğer bana haber veren doğru söylemişse, onlar bugün şu şu yerdedirler" dedi. (Peygamberimizle ashabının bulundukları yerleri söyledi. )
Bana şu haber de geldi ki, Kureyş şu şu günde çıktılar. Eğer bana haber veren doğru söylemişse, onlar bugün şu şu yerdedirler" dedi. (Kureyşîlerin bulunduğu yeri söyledi. )
İhtiyar, vereceği haberi verdikten sonra:
" Peki, ya siz kimlerdensiniz?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselâm:
" Biz sudan [döl suyundan]ız! " buyurup, onun yanından ayrılarak sahabilerinin yanlarına döndü.
İhtiyar
" 'Sudanız! ' demek, ne demektir? Irak'ın suyundan mı?" diye kendi kendine sordu durdu. 97
24. Peygamberimiz aleyhisselâm Bedir'in yakınında bir yere indi.
-------------------------------------
97. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 267-268, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 50-51 , Taberî, Târih, c. 2, s. 274-275, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 248-249, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 264.