Hazret-i Ali der ki:

" Kureyş müşrikleri toplandılar ve bize çok yakındılar.

O sırada, deve üzerinde bir adam, Kureyş müşrikleri arasında dolaşıyordu.

Resûlullah aleyhisselâm, bana:

'Yâ Ali! Hamza'yı bana çağır! ' buyurdu.

Hamza, müşriklerin çok yakınında bulunuyordu.

Ona:

'Şu kırmızı develi kimdir? Onlara ne söylüyor?' diye sordu.

Sonra da:

'Eğer şu cemaat arasında hayn emreden bir tek adam olsaydı, şu kırmızı develi adam olurdu! ' buyurdu.

Hamza, gelince:

'O, Utbe b. Rebia'dır. Kureyşîleri çarpışmaktan sakındırıyor ve onlara:

'Ey kavmim! Ben karşımda ölmeyi arzulayan bir kavim görüyorum!

Onlarla karşılaşmamanız, onlara yaklaşmamanız, sizin için hayırlıdır! Ey kavmim! Bugün siz benim başıma toplanınız ve 'Utbe b. Rebia, korktu! ' deyiniz, (razıyım). Bilirsiniz ki; ben hiç de sizin en korkağınız değilim! ' diyor' dedi.

Ebu Cehil, Utbe'nin söylediği bu sözleri işitince, ona:

'Vallahi, senin bu söylediğini senden başkası söyleseydi, onu dişlerimle parçalardım! Senin ciğerin ve kamın korku dolmuş! ' dedi.

Utbe:

'Beni sen mi ayıplıyorsun ey sarı koku sürünen adam? Bugün hangimizin korkak olduğunu öğreneceksin! ' dedi." 180

-------------------------------------

180. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 117, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 278, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 75-76.