Yüce Allah, esirler ve onlardan alınan kurtuluş akçeleri hakkında indirdiği âyetlerde şöyle buyurdu:

" Hiçbir peygamberin, yeryüzünde ağır basıp zaferler kazanıncaya kadar, esirler alması vâki olmamıştır.

Siz, geçici dünya malını arzu ediyorsunuz! Allah ise, sizin için, ahireti ister.

Allah, kudretiyle herşeye üstün gelen Azîz, her yaptığını yerli yerince yapan Hakîm'dir.

Eğer Allah'ın bu hususta geçmiş bir yazısı olmasaydı, aldığınız fidyede size her halde büyük bir azab dokunurdu!

Artık, elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyiniz! Allahtan korkunuz!

Şüphe yok ki, Allah çok yarlıgayıcıdır, çok esirgeyicidir." 557

Hazret-i Ömer der ki:

" Sabahleyin Resûlullah aleyhisselamın yanına geldiğimde, o ve Ebu Bekir, oturmuşlar, ağlıyorlardı.

'Yâ Rasûlallah! Seni ve arkadaşını ağlatan nedir? Bana haber ver! Onu ağlanacak bir hal bulursam, ben de ağlayayım. Ağlanacak bir hal bulmazsam, ikinizin ağlamasına katılmaya çalışayım?' dedim.

Resûlullah aleyhisselam:

'Senin arkadaşlarının esirlerden aldıkları kurtuluş akçelerinden dolayı, vay benim başıma gelene!

Uğrayacağınız azabın şu yakınındaki ağaçtan daha yakın olduğu bana gösterildi! ' buyundu." 558

-------------------------------------

557. Enfal: 67-69.

558. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 31, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1385, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 475, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 3, s. 137, Zehebî, Megâzî, s. 87, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 297.