Peygamberimiz aleyhisselam bir gün Hazret-i Fâtıma'nın kapısına geldiği zaman, Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin'in üzerlerine gümüşten birer bilezik dikildiğini görür görmez, içeri girmeden geri döndü.

Hazret-i Fâtıma, Peygamberimiz aleyhisselamın bu bileziklerden dolayı içeri girmediğini tahmin ederek, onları Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin'in üzerlerinden söktü.

Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin ağlaşmaya başlayınca, onları aralarında bölüştürdü. Ağıtları dinlemeden, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına vardılar.

Peygamberimiz aleyhisselam bilezikleri alıp Sevban'a:

" Ey Sevban! Şunları filan oğullarına götür!

Fâtıma'ya deniz hayvanı dişlerinden yapılan bir gerdanlıkla fil kemiğinden yapılan iki bilezik satın al!

Çünkü, bunlar benim ev halkımdır!

Onların dünya hayatlarında, dünya metal arının üstünlerinden nasiplenmelerini arzu etmem! " buyurdu. 313

Resûlullah aleyhisselam bir gün Hazret-i Fâtıma'ya gelmişti. Kapının işlemeli, süslü perde ile perdelenmiş olduğunu görünce, içeriye girmeden dönüp geri gitti. Hazret-i Ali gelip Hazret-i Fâtıma'yı üzüntülü görünce: " Sana ne oldu?" diye sordu. Hazret-i Fâtıma da:

" Resûlullah aleyhisselam bana gelmişti. Fakat içeri girmedi. Buna üzülüyorum! dedi. Hazret-i Ali hemen Resûlullah aleyhisselamın yanına vardı ve:

" Yâ Rasûlallah! Sen Fâtıma'ya gelmiş, içeriye girmemişsin. Bu onu son derece üzmüş! " dedi. Resûlullah aleyhisselam:

" Benim dünya ile ne işim var? Benim işlemeli perde ile ne işim var?" buyurdu. Hazret-i Ali Hazret-i Fâtıma'ya gelip Resûlullah aleyhisselamın sözünü haberverdi. Hazret-i Fâtıma:

" Resûlullah aleyhisselama sor: O perdeyi ne yapmamı emrediyor?" dedi. Resûlullah aleyhisselam: " Fâtıma'ya söyle! O perdeyi filan oğullarına göndersin! " buyurdu. 314

-------------------------------------

313. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 275, Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 87.

314. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 21, Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 72.