İSLÂM TARİHİ / MEDİNE DEVRİ |
| |
Ma'bed b. Ebi Ma'bed'in Ebu Süfyan'ı Korkutarak Medine'ye Dönmek, Baskın Yapmaktan Vazgeçirip Ona Mekke Yolunu Tutturuşu |
Huzâa kabilesinin Müslümanları ve müşrikleri, Peygamberimiz aleyhisselamın Tihame bölgesindeki sırdaşları idiler.
Olan biten hiçbir şeyi Peygamberimiz aleyhisselamdan gizlemezlerdi.
Ma'bed, o zaman, müşrikti.
Uhud musibetinden dolayı, Peygamberimiz aleyhisselama:
" Ey Muhammed! Vallahi, senin ve ashabının musibete uğramanız bizim çok ağırımıza, gücümüze gitti.
Biz, onların içinde, sana Allahtan afiyet dilerdik?" dedi ve Hamrâü'l-Esed'den ayrılıp yoluna devam etti.
Ma'bed; Revha'da Ebu Süfyan b. Harb ve onunla birlikte olanlara rastladı ki, onlar geri dönüp Peygamberimiz aleyhisselamla ashabına tekrar saldırmaya azmetmiş bulunuyorlardı.
Ebu Süfyan, Ma'bed b. Ebi Ma'bed'i görünce, ona:
" Ey Mâbed! Arkandakilerden, gerindekilerden ne haber var?" diye sordu.
Ma'bed:
" Muhammed ashabıyla birlikte çıkmış, öyle bir toplulukla sizi arıyor ki, ben şimdiye kadar bunun bir benzerini daha görmemişimdir!
Onlar size karşı öyle kızgınlık ateşiyle yanıyor, diş biliyorlar ki, sorma!
Sizin çarpışma gününüzde ondan geri kalan kimseler de, yaptıklarına pişman olarak toplanmışlar!
Kendilerinde, size karşı, bir benzerini daha görmediğim bir kızgınlık var! " dedi.
Ebu Süfyan:
" Yazıklar olsun sana! Ne söylüyorsun sen?! " dedi.
Ma'bed:
" Vallahi, sen buradan daha ayrılmadan, onların atlarının alınlarını göreceksin! " dedi.
Ebu Süfyan:
" Vallahi, biz onların arkada kalanlarının da köklerini kazımak üzere saldırmaya karar vermiştik! " dedi.
Ma'bed:
" Ben seni bundan men ederim.
Vallahi, gördüğüm şey üzerine, onlar hakkında birkaç beyit söylemekten kendimi alamadım! " dedi.
Ebu Süfyan:
" Söylediğin beyitlerde neler söyledin bakalım?" diye sordu.
Ma'bed:
" Şöyle söyledim! " diyerek okuduğu beyitlerde şöyle dedi:
" Askerlerinin çokluğundan ve gürültülerinin dehşetinden, hayvanım az kalsın yere çökecekti!
Sanki yeryüzünde at ve insan seli akıyor!
Yanlarında, mızrak ve kalkanları bulunmayan, silahsız, bodur ve şanlı arsi anlar koşuyorlardı!
Onların ağırlıklarından yeryüzü ağdıracak sandım!
Acele, yanlarından uzaklaştım.
Onlar, yalnız ve yardımsız bulunmayan liderleriyle yükselmişler!
Onlar, sizinle karşılaşınca, Batha vadisi ve sakinleri ırgalanıp sallanacak!
Yazık oldu, dedim, Harb'in oğlu Ebu Süfyan'a!
Ben güneş altında kavrulan Mekkeliler ve onlardan her düşünen kişi için, sonucun dehşetini haber veren bir uyarıcıyım!
Anlatmaya çalıştığım ordu Ahmed'in ordusudur ki, o düşük ve bayağı insanlardan derlenmem iştir.
Benim tavsiflerim ve uyarılarım boş laflardan ibaret değildir! "
Ebu Süfyan ve yanındakiler, Ma'bed'in şiirini beğendiler ve övdüler. 589
Ebu Süfyan'la arkadaşlarının kalblerine korku düştü.
Medine'ye dönmekten vazgeçip acele Mekke yolunu tuttular.
Ma'bed b. Ebi Ma'bed, Peygamberimiz aleyhisselama Huzâalı bir adam göndererek durumu haber verdi. 590
-------------------------------------
589. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 108-109, Vâkidi, Megâzî, c. 1, s. 338-339, Taberî, Târih, c. 3, s. 28-29, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 3, s. 315-316, Zehebî, Megâzî, s. 182-183, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 49-50.
590. Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 340.