Hayber Yahudileri, hususan Vatîh ve Sülalim Yahudileri, kendilerine Peygamberimiz aleyhisselam tarafından verilen eman ve söz üzerine, bütün mallarını, mülklerini bırakarak Hayber'den çıkıp gideceklerdi. 477
Peygamberimiz aleyhisselamın onları Hayber'den sürüp çıkarmak istediği sırada, Yahudiler:
" Bizi Hayber'de bırak da, şu Haybertoprağında bulunalım, onları imar edelim, görüp gözetelim. 478
Yâ Muhammed! Biz mal mülk sahipleriyiz. 479 Mülk bakımını, işletmesini, biz sizden daha iyi bilir ve başarırız. 480
Sen bu mülkleri bize işlettir! " dediler. 481
Hayber mülkleri üzerinde yarıcı olarak çalışmak istediler. 482
Gerçekten de, ne Peygamberimiz aleyhisselamın, ne de ashabının Hayber mülklerine bakabilecek işçileri bulunmadığı gibi, kendilerinin orayı bizzat görüp gözetmeye de vakitleri yoktu. 483
Peygamberimiz aleyhisselam:
" İstiyorsanız, şu mallan işlemek üzere size vereyim, mahsul ve meyveler aramızda bölüşülsün!
Sizi bu mallar üzerinde Allah'ın durdurduğu müddetçe durdurayım! " buyurdu.
Hayber Yahudileri kabul ettiler. 484
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sizi çıkarmak istediğimiz zaman, çıkarmamız şartıyla! " diyerek ve mahsulü yarı yarıya bölüşmek üzere, onlarla anlaşma yaptı.
Hayber arazisini, böylece, onlara işletti. 485
Buna göre; Yahudiler çalışacaklar, ekecekler, dikecekler, elde edilecek ekin ve hurma mahsullerinin yansını hizmetlerinin karşılığı olarak alacaklardı. 486
Abdurrezzak'ın İmam Zührî'den rivayetine göre de; Peygamberimiz aleyhisselam, Hayber Yahudilerini, Hayber'den çıkıp gidecekleri sırada yanına çağırdı.
Mahsulünü yarı yanya bölüşmek üzere Hayber hurmalık ve ekinliklerini onlara teslim etti ve kendilerine:
" Allah sizi durdurdukça, bu iş üzerinde duracaksınız" buyurdu.
Hayber'de, ne Peygamberimiz aleyhisselam, ne de ashabı hesabına, Yahudilerden başka işçi çalıştırılmamıştır. 487
Ketibe'de yetişmiş 400. 000 hurma ağacı vardı. 488
Peygamberimiz aleyhisselam, mahsul zamanında Abdullah b. Revâha'yı, sonra da Cebbar b. Sahr'ı Hayber'e gönderir, mahsul ve meyveleri adalet ve hakkaniyet üzere tahminlettirip yan yarıya bölüştürürdü.
Abdullah b. Revâha, mahsulü tahminleyip ikiye böldükten sonra, istedikleri bölüğü almakta Yahudileri serbest bırakır, yahut onlara:
" Siz tahminleyip bölünüz, birisini almakta beni serbest bırakınız" derdi. 489
Buna rağmen, Yahudilerin Abdullah b. Revâha'ya:
" Bize haksızlık ettin! " diyecek kadar ileri gittikleri olur, Abdullah b. Revâha:
" İsterseniz, bize düşen sizin olsun! Size düşen de bizim olsun! " diyerek olgunluk gösterirdi. 490
Yahudiler, kadınlarının zinet takıntılarını toplayıp Abdullah b. Revâha'ya:
" Bunlar senin olsun da, bize bölüştürmede iyilik et! Göz yum! " dediler.
Abdullah b. Revâha:
" Ey Yahudi cemaati! Vallahi, siz bana Allah'ın yaratıklarının en sevimsizi ve iğrencisinizdir!
Sizin bana teklif ettiğiniz ücret, bir rüşvettir. Rüşvet ise haramdır! Biz onu ağzımıza koymayız, yemeyiz! " dedi. 491
Yahudiler
" Gökler ve yer durdukça, hak ve gerçek olan da budur! " diyerek, rüşvetin kendilerince de haram olduğunu itiraf ettiler. 492
Abdullah b. Revâha, mahsulü 40. 000 vesk olarak tahminlemiş, her iki tarafa yirmişer bin vesk düşmüştü. 493
Hayber Yahudileri, Abdullah b. Süheyl'i öldürünceye kadar, Müslümanlardan hiçbir sert muamele görmediler.
Peygamberimiz aleyhisselamın Vefâtından sonra, Hazret-i Ebu Bekir de, Hayber Yahudileri hakkında aynı şekilde hareket etti.
Hazret-i Ebu Bekir'in Vefâtından sonra da, Hazret-i Ömer, Hayber Yahudileri hakkında, onlar işi azıtıncaya kadar, böyle hareket etti. 494
Hazret-i Ömer'in devrinde Müslümanların elinde işçiler çoğalmış, toprağı işlemek kolaylaşmış, Yahudilere pek ihtiyaç kalmam işti. 495
Ketibe'nin yıllık hurma mahsulü tahminen 8. 000 vesk idi. Bunun yarısı olan 4. 000 vesk hurma yarıcı olan Yahudilere bırakılıyordu.
Ketibe'de ekilen arpanın yıllık hasılatı 3. 000 sa' idi. Bunun yarısı olan 1. 500 sa' arpayı Peygamberimiz aleyhisselam alıyor, 1. 500 sa'ını da Yahudilere bırakıyordu.
1. 000 sa' tutan hurma çekirdeğinin de yarısı Peygamberimiz aleyhisselama aitti.
Peygamberimiz aleyhisselam, bütün bu arpa ve hurma mahsulleriyle hurma çekirdeğinden, Müslümanlara vermekte idi. 496
-------------------------------------
477. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 3, s. 351 , 352, İmam Muhammed, Siyeru'l-kebîr, c. 1, s. 279, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 670, 671.
478. Belâzurî, Fütûhu'l-buldan, c. 1, s. 26, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 137.
479. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-haraç, s. 50.
480. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 352, Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 50.
481. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 50.
482. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 352.
483. Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 79, Belâzurî, Fütûhu'l-buldan, c. 1, s. 26.
484. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 371, Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl s. 79.
485. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 352, Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 50, 51.
486. Buhârî, Sahih, c. 5, s. 84, Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 25, 26.
487. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 372, 373.
488. Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 161, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 162.
489. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 50.
490. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 369, Taberî, Târîh, c. 3, s. 98.
491. Mâlik. Muvatta', c. 2, s. 703, 704.
492. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 369, Mâlik, Muvatta', 4, c. 2, s. 704, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 138.
493. Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 109.
494. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 369, 371, Taberî, Târih, c. 3, s. 98.
495. Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 79, 80, 142.
496. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 693.