Zevcelerinin Peygamberimiz aleyhisselamdan istedikleri:
a) Dünya yaşantısı ve geçim bolluğu, 5
b) Giyim kuşam, 6
c) Dünya mutluluğu, 7
d) Bol nimetler içinde gösterişli yaşantı idi. 8
Deniliyor ki; Peygamberimiz aleyhisselamın zevceleri bir gün biraraya gelerek: " Biz Peygamber aleyhisselamdan başkasıyla evli olsaydık, herhalde bizim de itibarımız, elbiselerimiz ve ziynetlerimiz olurdu! " diyecek kadar ileri gittiler.
Peygamberimiz aleyhisselamdan her biri birtakım şeyler istediler. Bu cümleden olarak:
1. Hazret-i Ümmü Seleme, damgalı kumaştan yapılmış kısa bir elbise,
2. Hazret-i Meymûne, pahalı Yemen kumaşından yapılmış, altlı üstlü iki parça elbise (etek, ceket),
3. Hazret-i Zeyneb, Yemen kumaşından yapılmış bir elbise,
4. Hazret-i Ümmü Habibe, ak bezden yapılmış pamuklu bir elbise,
5. Hazret-i Hafsâ, Mısır işi bir elbise,
6. Hazret-i Cüveyriye, bir başörtüsü,
7. Hazret-i Şevde, Hayber kadifesi istemiş;
Hazret-i Âişe birşey istememişti. 9
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'ım! Muhammed'in ev halkının rızkını, yetecek kadar ver! " diyerek dua etmiş bulunuyordu. 10 Kendisi, Medine'ye gelişinden Rabbine kavuşuncaya kadar, üç gün arka arkaya doyasıya buğday ekmeği bile yemediği gibi, ev halkının da ardarda iki-üç gün doyasıya arpa ekmeği yedikleri olmamıştır. Bazan, bir ay ateş yakmadan dururlar da, 11 ocaklarının tüttüğü görülmezdi. 12 Hazret-i Âişe'nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz aleyhisselamın zevceleri iki gruba ayrılmışlardı. Gruplardan birisinde:
1. Hazret-i Âişe,
2. Hazret-i Hafsâ,
3. Hazret-i Safiyye,
4. Hazret-i Şevde,
Diğer grupta da:
1. Hazret-i Ümmü Habibe,
2. Hazret-i Ümmü Seleme,
3. Hazret-i Zeyneb,
4. Hazret-i Meymûne,
5. Hazret-i Cüveyriye bulunuyordu. 13
Hazret-i Âişe ile Hazret-i Hafsâ, Peygamberimiz aleyhisselama karşı birbirlerini desteklemekte, birbirlerine arka çıkmakta idiler. 14
Peygamberimiz aleyhisselam Hazret-i Hafsâya bir sırrı söylediği ve gizli tutmasını da sıkı sıkı tenbih eylediği halde, o bunu Hazret-i Âişe'ye söylemişti.
Bu hadise de, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle açıklandı:
" Hani, Peygamber, kadınlarından birine gizli birşey söylemişti de, o kadın bunu habervermiş; Allah da Peygamberine açıklayınca, Peygamber, bunun ancak bir kısmını ona bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti.
Peygamber bunu kendisine söyleyince, kadın:
'Bunu sana kim haber verdi?' diye sordu.
Peygamber de:
'Bana, herşeyi bilen, herşeyden haberi olan Allah haber verdi! ' dedi. 15
Bazı rivayete göre; Peygamberimiz aleyhisselam Hazret-i Hafsâya, kendisinden sonra Hazret-i Ebu Bekir'in, ondan sonra da Hazret-i Ömer'in halife olacağını haber vermişti. 16
Yüce Allah, Peygamberimiz aleyhisselama indirdiği âyette, Peygamberimiz aleyhisselama karşı birbirlerini destekleyen Hazret-i Âişe ile Hazret-i Hafsâ'yı şöyle uyardı:
" Eğer her ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz, ne âlâ!
Gerçekten, sizin kalbleriniz kaymıştır.
Yok! Onun aleyhinde birbirinize arka olursanız, hiç şüphesiz, Allah bizzat onun yardımcısıdır!
Cebrail de, mü'minlerin salih olanları da, bunların ardından bütün melekler de, ona yardımcıdır." 17
Hazret-i Âişe der ki:
" Resûlullah aleyhisselam, tatlıyı ve balı severdi.
İkindi namazını kılıp dönünce, kadınlardan birinin yanına varırdı.
Hafsâ'nın odasına varıp onun yanında herzamanki kalışından daha çok kalınca, 13 kıskandım. 19
Resûlullahın Hafsâ'da bu kadar kalışının sebebini sordum.
Hafsâ'ya kavminden bir kadın küçük bir tulum bal hediye etmiş, o da bu baldan şerbet yapıp Resûlullaha içirmiş!
Kendi kendime:
'Biz de, vallahi, ona bir tedbir düşünürüz! ' dedim.
Bunu Şevde binti Zem'aya anlattım ve dedim ki:
'Resûlullah yakında senin yanına gelecektir. Yanına gelince, ona:
'Yâ Rasûlallah! Megâfir mi yedin?' dersin.
O, sana:
'Hayır! ' diyecektir.
Bunun üzerine, sen ona:
'Ya bu koku nedir?' dersin.
[Resûlullah aleyhisselam, üzerinde böyle ağır koku bulunmasından hiç hoşlanmazdı. ]
Tabiî ki, sana:
'Hafsâ bana bir bal şerbeti içirmiştü' diyecektir.
Sen de o zaman:
'Demek o balın arısı urfut* ağacından yayılmış, bal toplamış! ' dersin.
Ona ben de böyle diyeceğim! '
Safiyye'ye de:
'Ey Safiyye! Sen de ona böyle dersin! ' dedim.
Şevde:
'Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki; Resûlullah aleyhisselam yanıma geldiğinde, ey Âişe, söylememi istediğin sözü, senden korktuğum için, Resûlullah aleyhisselam daha kapıda iken, neredeyse söyleyiverecektim! ' dedi.
Resûlullah aleyhisselam yanına gelince, Şevde:
'Yâ Rasûlallah! Megâfir mi yedin?' diye sordu.
Resûlullah aleyhisselam:
'Hayır! ' buyurdu.
Şevde:
'Ya bu koku nedir?' diye sordu.
Resûlullah aleyhisselam:
'Hafsâ bana bir bal şerbeti içirmişti' buyurdu.
Şevde:
'Demek ki, o balın arısı urfijt ağacından yayılmış, bal toplamış' dedi.
Resûlullah aleyhisselam benim yanıma geldiği zaman, ben de kendisine böyle söyledim.
Sonra, Safiyye'nin yanına vardı.
O da bunun gibi söyledi.
Resûlullah aleyhisselam Hafsâ'nın yanına varınca, Hafsâ:
'Yâ Rasûlallah! Sana şu bal şerbetinden yine içireyim mi?' diye sordu.
Resûlullah aleyhisselam:
'Hayır! Artık onun bana gereği yok! ' buyurdu.
Hafsâ, bana:
'Sübhânallah! Vallahi, onu bal şerbetinden mahrum ettin! ?' dedi.
Ben de, ona:
'Sus, sesini çıkarma! ' dedim." 20
Hazret-i Âişe, Hafsâya karşı yaptığı bu işin açığa çıkmasından korktu. 21
Peygamberimiz aleyhisselamın zevceleri, gerek birtakım dünyalıklar isteyip durmalarıyla, gerek birbirlerini kıskanmalarıyla, Peygamberimiz aleyhisselamı üzmüşlerdi. 22
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam, kadınlarının odalarından ayağını çekip, Meşrebe diye anılan çardakta 29 gece yalnız başına oturdu. 23
Sabah akşam, yemeğini orada tek başına yedi. 24
Peygamberimiz aleyhisselam, evvelce, attan hurma kütüğü üzerine düşüp sağ yan bacağı sıyrıldığı zaman da25 Meşrebe'ye çekilmişti. 26
Sahabileri kendisini orada ziyaret etmişler, Peygamberimiz aleyhisselam orada oturarak namaz kılmış ve kıldırmıştı. 27
Kadınlarından bir aylık inzivasını da bu Meşrebe'de geçirdi.
Burası, Peygamberimiz aleyhisselama, 28 Hazret-i Âişe'ye aitti. 29
Hazret-i Ömer der ki:
" Vallahi, biz Cahiliye çağında kadınları hiçbir işte hesaba almazdık.
Yüce Allah onlar hakkında indirdiğini indirinceye ve kendilerine verdiği payı verinceye kadar, 30 biz Kureyş cemaati, kadınlara hakim durumda bir kavim idik.
Medine'ye geldiğimiz zaman, orada bir kavim bulduk ki, kadınları onlara hakim bulunuyor.
Nihayet, bizim kadınlarımız da, onların kadınlarından öğrenerek, bize tahakküme başladılar.
Medine'deki evim, Avâlî mevkiinde Benî Ümeyye b. Zeyd mahallesinde idi.
Bir gün31 bir iş üzerine kendi kendime düşünürken, karım işe karışarak 'Şöyle şöyle yapsana?' dedi. 32
Onun böyle işime karışmasından, bana itirazımsı karşılık vermesinden hoşlanmadım, kızdım, kendisini azariadım: 33
'O iş seni ne ilgilendirir?! Benim yapmak istediğim bir işte sen hangi hakla bana teklifte bulunmaya kalkışıyorsun?! ' dedim.
Karım:
'Şaşılır sana ey İbn Hattab! Sen kendine itirazımsı karşılık verilmesinden hoşlanmıyor, 34 beni azarlıyorsun ama, vallahi Peygamber aleyhisselamın kadınları bile ona itirazımsı karşılık veriyor, söyleniyorlar.
Hem onlardan herhangi biri, o gün, geceye kadar, kendisinin yanına da uğramıyor. 35 Hatta, senin kızın bile Resûlullah aleyhisselama itirazımsı karşılık veriyor, sesleniyor da, Resûlullahın o gününü öfkeli geçirtiyor! ' dedi. 36
İçimden:
'Onlardan, bunu yapan kadın, muhakkak hüsrana uğrar! ' dedim. 37
Hemen kalkıp yerime vardım. Ridamı üzerime aldım, yola çıktım. Hafsâ'ya kadar gittim.
Ona:
'Ey kızcağızım ! 38 Sen Resûlullah aleyhisselama itirazımsı karşılık veriyor, söyleniyor, 39 hatta kendisinin o gününü öfkeli geçirtiyormuşsun, öyle mi?' diye sordum. 40
Hafsâ:
'Evet! Vallahi, hepimiz ona karşılık verir, söyleniriz! ' dedi. 41
'Sizlerden herhangi birinizin o gün geceye kadar Resûlullah aleyhisselamın yanına uğramadığı da oluyor mu?' diye sordum.
'Evet! ' dedi.
'İçinizden her kim böyle yaparsa, muhakkak o hüsrana ciüşer! 42
Ey kızcağızım! Bilirsin ki; ben seni Allah'ın azabından ve Resûlünün gazabından sakındırır dururum. 43
Herhangi biriniz, Allah'ın kendisine Resûlünün gazabından dolayı gazab etmeyeceğinden emin mi bulunuyor?
Allah'ın gazab ettiği ise helak olur gider.
Sen sakın Resûlullah aleyhisselama karşı itiraz yollu karşılık verme, söylenme!
Kendisinden de birşey istemeye kalkma!
Neye ihtiyacın olursa, onu benden iste! 44
Ey kızcağızım! 45 Sakın şu komşun46 arkadaşın-olan Âişe'nin senden daha güzel ve Resûlullaha senden daha sevgili olması dolayısıyla nazlanması, itiraz yollu karşılık vermesi seni aldatmasın! ' dedim. 47
Resûlullah aleyhisselama karşı böyle cephe aldıkları zaman, Resûlullahın kadınlarına:
'Eğer o sizi boşayacak olursa, onun Rabbinin ona sizin yerinize sizden daha hayırlılarını vermesi memuldur' dedim. 48
Hafsâ'nın yanından ayrılıp, akrabam olan Ümmü Seleme'nin yanına vardım. Ona da, söyleyeceklerimi söyledim.
Ümmü Seleme:
'Şaşarım sana ey İbn Hattab! Sen herşeye girdin, karıştın durdun!
Resûlullah aleyhisselamla kadınları arasına da girmek istiyorsun?! ' dedi.
Bu söz beni öyle bir tutuş tuttu ki, içimde duyduğum endişe ve üzüntüden bir kısmını kırdı, dağıttı. 49
Ensardan bir komşumla birlikte Benî Ümeyye b. Zeydlerin yurdunda otururdum. 50 Resûlullah aleyhisselamın yanına bu komşumla nöbetleşe inerdik. Bir gün o iner, bir gün ben inerdim. Ben, indiğim zaman, o gün vahiy vesairenin haberini komşuma getirirdim. O indiği zaman da, böyle yapardı. 51
O sırada, Gassan hükümdarlarından birinin üzerimize yürümek istediğini ve bizimle savaşmak için atlarını nallatmakta olduklarını haber almıştık. 52
Yüreklerimiz, onların endişesiyle dolu bulunuyordu. 53
Arkadaşım iniş nöbeti günlerinden birinde idi ki, 54 yatsı vakti bana geldi. 55 Birdenbire kapımı hızlı hızlı çalmaya, 56 'Aç! Aç! '57 diyerek seslenmeye başladı. 58
Çok korktum. Hemen yanına çıktım.
Bana:
'Çok büyük bir hadise oldu! ' dedi. 59
'Nedir o hadise?60 Yoksa Gassanlar mı geldi?' dedim.
Arkadaşım:
'Hayır! Ondan daha büyük, daha ağır! 61
Resûlullah aleyhisselam kadınlarından inzivaya çekilmiş! 62 Kadınlarını boşamış! ' dedi. 63
İçimden:
'Hafsâ ile Âişe'nin bumu sürtüldü! Hafsâ hüsrana uğradı!
Ben zaten böyle birşey olacağını zan ve tahmin edip duruyordum! ' dedim." 64
Hazret-i Ömer, bu haberi alınca başına toprak saçmış ve:
" Allah, Ömer'i ve kızını ayıplamaz mı?" demişti. 65
Hazret-i Ömer, hadiseyi anlatmaya devamla şöyle der:
" Sabah namazını kılınca, giyinip kuşandım. Sonra, Medine'ye indim.
Hafsâ'nın yanına vardım. Ağladığını gördüm. 66
Mü'minlerin diğer analarının odalarına da uğradım. Hepsinde ağlamalar vardı. 67
Mescide girdiğim zaman da, gördüm ki; halk, canlarının sıkıntısından, üzüntülerinden, çakıllı yeri düşüştürüyorlar ve:
'Resûlullah aleyhisselam kadınlarını boşamış! ' diyorlardı.
Kendi kendime:
'Ben bu işi muhakkak öğrenirim! ' dedim.
Hemen Âişe'nin yanına varıp, ona:
'Ey Ebu Bekir'in kızı! Demek sen işi Resûlullah aleyhisselama eziyet verecek dereceye vardırdın hâ?Medim.
Âişe:
'Ey Hattab'ın oğlu! Benim seninle ne işim var?! (Benim işim seni ne ilgilendirir?! ) Sen kendi heybenle (kızınla) ilgilen! ' dedi.
Bunun üzerine, Ömer'in kızı Hafsâ'nın yanına vardım.
Ona da:
'Ey Hafsâ! Demek sen işi Resûlullah aleyhisselama eziyet verecek dereceye vardırdın hâ?!
Vallahi, sen de pekâlâ bilirsin ki; Resûlullah aleyhisselam seni sevmiyondur!
Ben olmasam, seni muhakkak boşardı! ' dedim.
Hafsâ, son derecede ağlamaya başladı. 68
Ona:
'Sen ne diye ağlıyorsun? Ben seni bundan sakındırmamış mı idim?' dedim. 69
Ona:
'Resûlullah aleyhisselam sizleri boşadı mı?' diye sordum.
Hafsâ:
'Bilmiyorum! ' dedi. 70
Ona:
'Resûlullah aleyhisselam nerede?' diye sordum. 71
Hafsâ:
'O, şuradaki Meşrebe'de! 72 Meşrebe gilarında [hücresinde]73 inzivaya çekilmiş bulunuyor! ' dedi.
Hemen oraya varınca, karşıma Resûlullah aleyhisselamın kölesi Rebah çıkmaz mı!
Kendisi, Resûlullah aleyhisselamın Meşrebe'ye çıkar, Meşrebe'den inerken, merdiven basamağı gibi üzerine bastığı kütüğe de ayaklarını dayamış, oturuyordu.
Bu zenci köleye: 74
'Ey Rebah! Yanındaki Resûlullah aleyhisselamın huzuruna girmek için bana kendisinden izin iste! ' diyerek seslendim.
Rebah bir içeri baktı, bir de bana baktı. Fakat birşey söylemedi. 75
Dönüp Mescide gittim.
Minberin çevresinde birtakım kimseler oturmuşlardı. Bazıları ağlıyorlardı.
Orada ben de biraz oturdum. İçimde duyduğum endişe ve üzüntü bana galebe çaldı. Tekrar kölenin yanına vardım ve:
'Ömer'in içeri girmesi için izin iste! ' dedim.
Köle, içeri girdikten sonra, yanıma çıktı ve:
'Seni kendisine söyledim, sustu, birşey söylemedi' dedi.
Yine, dönüp Mescide gittim. Minberin yanında oturdum.
İçimde duyduğum endişe ve üzüntü bana galebe çaldı da, tekrar kölenin yanına vardım. 76
Sesimi yükselterek:
'Ey Rebah! Resûlullah aleyhisselamın huzuruna girmem için izin iste!
Herhalde Resûlullah aleyhisselam benim Hafsâ için geldiğimi sanıyor!
Vallahi, Resûlullah aleyhisselam onun boynunu vurmamı bana emrederse, boynunu da vururum! ' diye seslendim. 77
Köle, içeri girdikten sonra, yanıma çıktı.
'Seni kendisine söyledim. Sustu. Birşey söylemedi' dedi.
Bunun üzerine geri dönüp giderken, köle beni çağırdı ve:
'Gir içeri! Sana izin verdi! ' dedi.
İçeri girdim. Resûlullah aleyhisselama selam verdim.
Gördüm ki; Resûlullah aleyhisselam bir hasırın üzerine uzanmış!
Hasırın örgüleri kendisinin böğründe iz yapmıştı ! 78
Hasırla bedeni arasında birşey (bir döşek) de bulunmuyordu!
Başının altında, içine hurma lifi doldurulmuş bir (ot) yastık vardı. 79 Ben oturunca, Resûlullah aleyhisselam izarını (yorgan gibi) üzerine çekti.
Zaten, üzerinde ondan başka da birşey yoktu! 80
Resûlullah aleyhisselamın hücresine (gilarına) göz gezdirdiğim zaman, gördüm ki; avuçla avuçlanacak kadar azıcık, bir sa'a* yakın arpa. 81 Ayaklarının yanına da, onun kadar (deri dabaklanmasında kullanılan) garez (selem ağacı posası) dökülmüş! Başucunda ise, dabaklanması tamamlanmamış bir posteki asılı idi.
Resûlullah aleyhisselamın böğründeki hasır izlerini görünce, gözlerimin yaşını tutamayarak ağlamaya başladım. 82
Resûlullah aleyhisselam:
'Ey İbn Hattab! Neye ağlıyorsun?' diye sordu. 83
'Ey Allah'ın Peygamberi! Ben ne diye ağlamayayım ki; üzerine uzandığın şu hasır senin böğründe izler yapmış! Şu da senin yatıp kalktığın tamtakır hücren ki, içinde birkaç şeyden başka birşey göremiyorum ! 84
Vallahi, çok iyi biliyorum ki, sen Allah katında Kisrâ ve Kayser'den daha şerefli ve kıyım etlisin ! 85
Halbuki yâ Rasûlallah! Kisrâ ve Kayser, bulundukları refahlı yaşantı içinde dem sürüyor! 86 Nimetler ve nehirler içinde yüzüyorlar! 87
Sen ise, yâ Rasûlallah! Görmüş olduğum yerde ve şu haldesin! ?88 Sen ki, Allah'ın Resûlü89 ve en seçkin kulusun!
Hal böyle iken, işte şu hücren tamtakır! ' dedim. 90
Bunun üzerine, Resûlullah aleyhisselam, bana:
'Ey İbn Hattab! Sen dünyanın onlara, ahiretin de bize ait olmasına razı değil misin?' diye sordu.
Ben de:
'Evet! Razıyım! ' dedim. 91
Resûlullah aleyhisselam:
'Öyleyse, bu iş böyledir ve böyle olacaktır! ' buyurdu. 92
'Yâ Rasûlallah! Bari Allah'a dua et de, ümmetine geçim bolluğu versin!
Allah'a ibadet etmezlerken, Allah onlara (gayrimüslimlere) geçim bolluğu vermiştir! ' dedim.
Ben böyle söyleyince, Resûlullah aleyhisselam, doğrulup oturdu ve:
'Ey İbn Hattab! Yoksa sen şüphe içinde misin?!
Onlar hazları, nasipleri dünya hayatında tez elden verilip geçiştirilen bir kavimdir! ' buyurdu. 93
'Öyleyse yâ Rasûlallah! Benim için Allah'tan mağfiret dile! ' dedim. 94
'Yâ Rasûlallah! Yüzünde gazab eseri görüyorum.
Yoksa, kadınlarının sana karşı takındıkları tutum canını mı sıkıyor?
Şayet sen onları boşarsan, Allah seninledir.
Allah'ın melekleri Cebrail, Mikâil, ben, Ebu Bekir ve mü'minler de seninledir! ' dedim. 95
Kimlere ve neler söylediğimi Resûlullah aleyhisselama birer birer anlatıp, Ümmü Seleme'nin haberine geldiğim zaman gülümsedi. 96
'Yâ Rasûlallah! 97 Kadınlarını boşadın mı?' diye sondum. 98
Resûlullah aleyhisselam başını bana doğru kaldırıp: 99
'Hayır! ' buyurdu.
'Allâhuekben! ' dedim. 100
'Yâ Rasûlallah! Ben Mescide gindiğimde Müslümanlar üzüntülerinden çakılları dürtüp kanştınıyonlan, 'Resûlullah aleyhisselam kadınlarını boşamış! 'diyorlardı.
İneyim de, boşamadığını onlana habenveneyim mi?' dedim.
Resûlullah aleyhisselam:
'Haber vermek istiyorsan, evet! Haber ver! ' buyurdu.
Yüzünden gazabı açılıncaya kadar, konuşmaya devam ettim.
Nihayet, şenlendi, güldü.
Sonra, Meşrebe'den indi, ben de indim.
Ben basamaklı kütüğe tutunarak inmiştim.
Resûlullah aleyhisselam ise, sanki yeryüzünde yürür gibi inmiş, inerken de eliyle bir yere dokunmamış, tutunmamı ştı.
'Yâ Rasûlallah! Hücrede 29 gün kaldın! ' dedim.
Resûlullah aleyhisselam:
'Bu ay 29 gündür! ' buyurdu.
Mescidin kapısına dikilip en yüksek sesimle:
'Resûlullah aleyhisselam kadınlarını boşamam ıştır! ' diyerek bağırdım.
Bunun üzerinedir ki, Yüce Allah Tahyir âyetlerini indirdi 101 ve o âyetlerde şöyle buyurdu:
'Ey Peygamber!
Allah'ın sana helâl kıydığı şeyi, kadınlarının hoşnutluğunu arayarak, sen ne diye haram edersin?
Bununla birlikte, üzülme! Allah çok yarlıgayıcı, çok esirgeyicidir. '" 102
" Ey Peygamber! Kadınlarına de ki:
'Eğer siz dünya yaşantısı ve onun ziynetini istiyorsanız, geliniz, size boşanma bedellerini vereyim de, hepinizi güzellikle salıvereyim.
Eğer Allah'ı, Allah'ın Resûlünü ve ahiretyurdunu istiyorsanız, şüphe yok ki, Allah sizlerden, güzel hareket edenler için, büyük bir mükâfat hazırlamıştır." 103
Hazret-i Âişe'nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz aleyhisselam zevcelerini ya dünyayı ve dünya ziynetini, ya da Allah'ı ve Allah'ın Resûlünü ve ahiret yurdunu tercih etmeleri hususunda serbest bırakmakla emrolunduğu zaman, Hazret-i Âişe'nin yanına varmıştı. 104
Hazret-i Âişe:
" Yâ Rasûlallah! Yanımıza bir ay uğramamaya yemin etmiştin. Sen ise, aydan 29 gün geçince uğradın. Ben onları (geçen günleri) sayıp duruyordum" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Bu ay, 29 gündür. 105
Ey Âişe! Ben sana bir iş açıklayacağım ki, onu ana ve babana danısıncaya kadar cevaplamakta acele etmemende sana bir vebal yoktur" buyurdu. 106
Hazret-i Âişe:
" Nedir o yâ Rasûlallah! " diye sordu. 107
Peygamberimiz aleyhisselam, Ahzâb sûresinin inen 2£^29. âyetlerini okudu.
Hazret-i Âişe:
" Aaâ! Ben bu hususta mı ana ve babama danışacağım?!
Ben, elbette ki, Allah'ı, Allah'ın Resûlünü ve ahiret yurdunu tercih ediyor ve diliyorum! 108
Ben bu hususu ne Ebu Bekir'e, ne de Ümmü Rûman'a danışırım! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam güldü, gülümsedi. 109
Hazret-i Âişe:
" Benim seni tercih ettiğimi (öteki) kadınlarına haber vermen 10
Sana söylediklerimi, öteki kadınlarından hiçbirine haber vermemeni isterim" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Onlardan, sorana, muhakkak haber vereceğim ! 111
Çünkü, Allah beni tebliğ edici olarak gönderdi. Güçlük çıkarıcı, sıkıntı verici ve bunu arzu edici olarak göndermedi. 112 Fakat, öğretici ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi" buyurdu. 113
Hazret-i Âişe der ki:
" Resûlullah aleyhisselamın diğer kadınları da, benim yaptığımı yaptılar. Allah'ı, Allah'ın Resûlünü ve ahiret yurdunu tercih ettiler." 114
Yüce Allah hepsinden razı olsun!
-------------------------------------
5. Taberî, Tefsîr, c. 21, s. 156, Neysabûrî, Esbâbu'n-nüzûl, s. 240.
6. Zemahşerî, Keşşaf, c. 3, s. 258.
7. Nesefî, Medârik, c. 3, s. 301.
8. Beyzavî, Envârul-tenzil, c. 2, s. 243-244.
9. Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 19, s. 117.
10. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 446, Müslim, Sahih, c. 4, s. 2281, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 580, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1387.
11. Müslim, Sahih, c. 4, s. 2281 -2282.
12. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 237.
13. Buhârî, Sahih, c. 3, s. 132.
14. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 69, 70, 71.
15. Tahrim: 3.
16. Fahru'r-Râzî, Tefsir, c. 30, s. 43, Beyzavf, Tefsîr, c. 2, s. 486, Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 4, s. 390.
17. Tahrim: 4.
18. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 8, s. 85, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 59, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 167, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1101.
19. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 167.
* Urfut; talh diye anılan bir ağaçtır (İbn Esîr, Nihâye, c. 3, s. 218). Büyük dikenli mugaylan ağaçlan dnsindendir (Firuzâbâdi, Kâmûs, c. 2, s. 287). Bu ağaçtan, tatlı ve fakat kokulu bir zamk çıkar. Balansı o ağaçtan yayılırsa, kokusu bala siner (İbn Esîr, Nihâye, c. 3, s. 218). Urfut ağacının tatlı ve fakat pis kokulu zamkına da, megâfir denir (Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 20, s. 245).
20. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 8, s. 85, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 59, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 167 Müslim, Sahih, c. 2, s. 1101-1102.
21. Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 20, s. 245, İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 9, s. 333.
22. Zemahşerî, Keşşaf, c. 3, s. 258, Nesefî, Medârik, c. 3, s. 301, Hâzin, Tefsir, c. 3, s. 464.
23. Buhârî, Sahih, c. 7, s. 230.
24. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 406.
25. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 110, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 100, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 164.
26. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 100, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 164.
27. Ahmed b. Hanbel, c. 1 , s. 110, c. 3, s. 200, Buhârî, c. 1, s. 100, Ebu Dâvud, c. 1, s. 164.
28. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 200, Buhârî, c. 1, s. 100.
29. Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 164.
30. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 69, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1108.
31. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1111, Tirmizî, c. 5, s. 421.
32. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 69, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1108.
33. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, c. 5, s. 421.
34. Buhârî, c, 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1108.
35. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1111.
36. Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1108, Tirmizî, c. 5, s. 421.
37. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 421.
38. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 69, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1109.
39. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , 33, s. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 69, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1109, Tirmizî, c. 5, s. 421.
40. Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109, Tirmizî, c. 5, s. 422.
41. Ahmed b. Hanbel c. 1, s. 33, Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109.
42. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1111, Tirmizî, c. 5, s. 422.
43. Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109.
44. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1111, Tirmizî, c. 5, s. 422.
45. Buhârî, c. 1, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109.
46. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1109.
47. Ahmed b. Hanbel, c. 1 , s. 33, s. Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109, Tirmizî, c. 5, s. 422-423.
48. Buhârî, c. 6, s. 71.
49. Buhârî, c. 6, s. 69, Müslim, c. 2, s. 1109.
50. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 31 , Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 461.
51. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 33, Buhârî, c. 1, s. 31, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1112, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 421.
52. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112.
53. Buhârî, c. 6, s. 70.
54. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Buhârî, c. 1, s. 31 Tirmizî, c. 5, s. 421.
55. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, c. 5, s. 421.
56. Buhârî, c. 1, s. 31.
57. Buhârî, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1109.
58. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112.
59. Buhârî, c. 1, s. 31.
60. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112.
61. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Buhârî, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1109, 1112, Tirmizî, c. 5, s. 421.
62. Buhârî, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1109.
63. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 11112, Tirmizî, c. 5, s. 421.
64. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112.
65. Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 163, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 273.
66. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, c. 5, s. 421.
67. Müslim, c. 2, s. 1110.
68. Müslim, Sahih, c. 2, s. 1105-1106.
69. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 405.
70. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 33, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1112.
71. Müslim, Sahih, c. 2, s. 1106.
72. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 33, Müslim, c. 2, s. 1106.
73. Müslim, Sahih, c. 2, s. 1106.
74. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 421.
75. Müslim, Sahih, c. 2, s. 1106. 76. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 33, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1112, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 421.
76. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 33, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1112, Tirmizi, Sünen, c. 5, s. 421
77. Müslim, Sahih, c. 2, s. 1106.
78. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 33-34, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1106, 1112, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 422.
79. Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 139-140, Buhârî, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1109.
80. Müslim, Sahih, c. 2, s. 1106.
* Dâvudîye göre: Peygamberimiz aleyhisselamın sa'ı: orta büyüklükteki avuçla dört kocam avuç dolusu alan ölçektir (Firuzâbâdi, Kâmûsu’l-muhît, c. 3, s. 55).
81. Müslim, Sahih, c. 2, s. 1108.
82. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1106-1109, 1110.
83. Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 140, Buhârî, c. 6, s. 70.
84. Müslim, Sahih, c. 2, s. 1107.
85. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 140.
86. Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 140, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 70, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1110.
87. Müslim, Sahih, c. 2, s. 1107.
88. Aynı kaynaklar.
89. Buhârî, c. 6, s. 70, Müslim, c. 2, s. 1107, 1110.
90. Müslim, c. 2, s. 1107.
91. Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 140, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1107.
92. Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 140.
93. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 34, Müslim, c. 2, s. 1113, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 423.
94. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 34, Müslim, c. 2, s. 1113.
95. Müslim, c. 2, s. 1107.
96. Buhârî, c. 6, s. 70.
97. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 34, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1112, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 422.
98. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 34, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 31, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, c. 5, s. 422.
99. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 34, Buhârî, c. 1, s. 31, Müslim, c. 2, s. 1112.
100. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 34, Buhârî, c. 1, s. 31, Müslim, c. 2, s. 1112, Tirmizî, c. 5, s. 422.
101. Müslim, c. 2, s. 1107-1108.
102. Tahrim: 1.
103. Ahzâb: 28-29.
104. Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 23, Müslim, Sahih, c. 2, s. 1103.
105. Müslim, Sahîh, c. 2, s. 1113.
106. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 78, 248, Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 23, Müslim, c. 2, s. 1103.
107. Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 78, 248, Buhârî, c. 6, s. 23, Müslim , c. 2, s. 1105.
108. Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 78, 248, Buhârî, c. 6, s. 23, Müslim , c. 2, s. 1113, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 423.
109. İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 452.
110. Müslim, c. 2, s. 1113, Tirmizî, c. 5, s. 423.
111. Müslim, c. 2, s. 1105.
112. Müslim, c. 2, s. 1113, Tirmizî, c. 5, s. 423.
113. Müslim, c. 2, s. 1105.
114. Ahmed b. Hanbel. c. 6. s. 248. Buhârî. c. 6. s. 23. Müslim, c. 2. s. 1113.