Benî Tücîblerin Kimlikleri ve Yurtları
Benî Tücîbler, Kinde kabilelerinden ve Eşrez b. Şebib, b. Sekun, b. Kinde'nin oğulları Adiyy ve Sa'd'ın soyundan idiler.
Bunların analarının adı Tücîb binti Sevban olduğu için, analarından dolayı Tücîb oğulları diye anılmışlardır. 133
Tücîb oğulları Yemen'de otururlardı. 134
Benî Tücîb Heyetinin Sayıları ve Medine'ye Geliş Tarihleri
Hicretin 9. yılında 135 Benî Tücîb kabilesinden onüç kişilik bir heyet, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına geldiler. 136
Benî Tücîb heyeti; Allah'ın üzerlerine farz kıldığı mallarının zekatlıklarını da yanlarında sürüp getirmişlerdi.
Onların bu tutum ve davranışları Peygamberimiz aleyhisselamın hoşuna gitti.
Onlara:
" Siz hoşgeldiniz! " buyurdu.
Kendilerini en iyi bir yere kondurdu.
Bilal-i Habeşî'ye de en iyi bir biçimde konuklayıp ağırlamasını emretti. 137
Benî Tücîb heyeti:
" Yâ Rasûlallah! Allah'ın, mallarımız içindeki hakkını sana sürüp getirdik! " dediler.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
" Onları geri götürüp fakirlerinize bölüştürünüz! " buyurdu.
Benî Tücîb heyeti:
" Yâ Rasûlallah! Biz, ancak fakirlerimizden artmış olanını sana getirdik! " dediler.
Hazret-i Ebu Bekir:
" Yâ Rasûlallah! Arap heyetleri içinde, doğrusu, şu Tücîb heyeti gibisi yoktur! " dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
" Hidayet Yüce Allah'ın elindedir. Allah, hayrını dilediği kimsenin kalbini iman için açar! " buyurdu.
Tücîb oğulları heyeti, Peygamberimiz aleyhisselamdan birtakım şeyler sordular.
Sorduklan şeylerin cevapları, kendileri için yazıldı.
Peygamberimiz aleyhisselama Kur'ân'dan ve sünnetlerden sordular.
Peygamberimiz aleyhisselamın onlara rağbeti arttı. 138
Benî Tücîb heyeti, birkaç gün oturduktan sonra gitmek istediler.
Kendilerine:
" Siz ne diye acele ediyorsunuz?" denildi.
" Gerimizdekilerin yanlarına dönüp Resûlullah aleyhisselamdan gördüklerimizi, kendisine söylediklerimizi ve kendisinin bize verdiği cevapları onlara haber vereceğiz! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelip vedalaştılar.
Peygamberimiz Aleyhisselam onlara Bilal-i Habeşi’yi gönderdi. 139 Bahşişlerinin verilmesini emretti. 140
Peygamberimiz Aleyhisselam, heyetlere verilegelen bahşişlerden daha çok, daha yüksek olarak bunlara bahşişler verdi ve:
" Sizden, bahşiş verilmeyen kimse kaldı mı?" diye sordu. 141
" Evet! 142 Binitlerimize bakmak üzere yaşça en küçüğümüz olan bir genci arkamızda bırakmıştık" dediler.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
" Onu da bize gönderiniz! " buyurdu. 143
Heyet âzâlan, binitlerinin yanına dönünce, gence:
" Resûlullah aleyhisselamın yanına git de, ondan hacetini al!
Biz ondan hacetimizi aldık ve kendisine veda ettik! " dediler. 144
Benî Tücîb heyetinin genci, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelince: 145
" Yâ Rasûlallah! Ben, Ebzâ oğullarından bir kimseyim. 146 Biraz önce senin yanına gelen, dileklerini yerine getirdiğin cemaattenim. Benim de dileğimi yerine getir! " dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam, ona:
" Senin dileğin nedir?" diye sordu. 147
Genç:
" Yâ Rasûlallah! 148
Benim dileğim arkadaşlarımınki gibi değildir! Onlar İslâmiyeti özleyiciler olarak geldiler, zekatlarından sürüp getirdiklerini de getirdiler. 149
Fakat, sen Allahtan beni yarlıgamasını, rahmetiyle esirgemesini ve bir de kalbime zenginlik vermesini dile! " dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
" Ey Allah'ım!
Onu yarlığa ve rahmetinle esirge!
Kendisinin kalbine de, zenginlik ver! " diye dua ettikten sonra, ona da ötekiler gibi bahşişinin verilmesini ashabından birisine emir buyurdu.
Benî Tücîb heyeti, yurtlarına, ev halklarının yanına döndüler.
Bunlardan bir cemaat, onuncu yıl hac mevsiminde Minâ'da Peygamberimiz aleyhisselamla buluştular. 150
" Biz Ebzâ oğullarıyız! " dediler.
Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:
" Geçen yıl sizinle birlikte bana gelen genç ne yapıyor?" diye sordu.
" Yâ Rasûlallah! 151
Yüce Allah'ın verdiği rızka ondan daha kanaatlisini görmemişizdir. 152
İnsanlar dünyayı aralarında bölüşecek olsalar, o genç ona hiç bakmaz, iltifat etin ez" dediler.
Benî Tücîblerin bildirdiklerine göre; o genç, aralarında en iyi bir halde, dünyadan son derecede çekingen, Allah'ın kendisine verdiği rızka en kanaatli bir kul olarak yaşamakta devam etmiş; Peygamberimiz aleyhisselamın Vefâtı üzerine Yemen halkının İslâmiyetten döndükleri sırada da, Benî Tücîblerin içinde kalkıp onlara Allah'ı ve İslâmiyeti anmaktan, hatırlatmaktan geri durmamış; onun sayesinde kavminden bir tek kişi bile İslâmiyetten dönmem iştir. 153
Yüce Allah ondan razı olsun!
-------------------------------------
133. İbn Hazm, Cemhere, s. 429, Yâkût, Mu'cemu'l-buldan, c. 2, s. 16, Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 185.
134. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 55, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 266.
135. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 323, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 2, s. 750, Ebu'l-Fidâ el-Bidâye, c. 5, s. 93.
136. İbn Sa'd, c. 1, s. 323, Ebu'l-Ferec, c. 2, s. 750, İbn Seyyid, c. 2, s. 246, İbn Kayyım, c. 3, s. 54, Halebî, c. 3, s. 265.
137. İbn Sa'd, c. 1, s. 323. Ebu'l-Ferec, c. 2, s. 750, İbn Seyyid, c. 2, s. 246-247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54.
138. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 246-247, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 265, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 50.
139. İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 54, Halebî, c. 3, s. 265, Zürkânî, c. 4, s. 50.
140. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 323.
141. İbn Sa'd, c. 1, s. 323, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 2, s. 757, İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54, Halebî, c. 3, s. 265, Zürkânî, c. 4, s. 50.
142. İbn Kayyım, c. 3, s. 54.
143. İbn Sa’d, c. 1, s. 323, Ebu'l-Ferec, c. 2, s. 750, İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54, Halebî, c. 3, s. 265, Zürkânî, c. 4, s. 50.
144. İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54.
145. İbn Sa'd, c. 1, s. 323, İbn Seyyid, c. 2, s. 247 İbn Kayyım , c. 3, s. 54.
146. Ebu'l-Ferec, c. 2, s. 750, İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54.
147. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 323, Ebu’l-Ferec, el -Vefâ, c. 2, s. 750, İbn Seyyid, Uyûn u'l-eser, c. 2, s. 247, Ebu’l -Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 93, İbn Kayyım, c. 3, s. 54, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 265, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 50.
148. Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 319.
149. İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54, Zürkânî, c. 4, s. 50.
150. İbn Sa'd, c. 1 , s. 323, Ebu'l-Ferec, c. 2, s. 750-751, İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54, Kastalânî, c. 1, s. 319, Halebî, c. 3, s. 266, Zürkânî, c. 4, s. 50.
151. İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54, Kastalânî, c. 1, s. 319, Halebî, c. 3, s. 266, Zürkânî, c. 4, s. 50.
152. İbn Sa'd, c. 1, s. 323, İbn Seyyid, c. 2, s. 247, Ebu'l-Ferec, c. 2, s. 751, İbn Kayyım , c. 3, s. 54, Kastalânî, c. 1, s. 319, Halebî, c. 3, s. 266, Zürkânî, c. 4, s. 50.
153. İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54-55, Kastalânî, c. 1, s. 319, Halebî, c. 3, s. 266, Zürkânî, c. 4, s. 50.