İSLÂM TARİHİ / MEKKE DEVRİ |
| |
Kureyş Müşriklerinin Yahudilerden Öğrendikleri Sorularla Peygamberimiz aleyhisselâmı Susturmaya Kalkışmaları |
Kureyş müşrikleri Nadr b. Haris ile Ukbe b. Ebi Muaytı Medine Yahudilerinin bilginlerine gönderdiler ve:
" Onlara, Muhammed'in sıfatlarını ve sözlerini anlatınız, kendisini onlardan sorunuz! Çünkü, Yahudiler kendilerine ilk Kitab inen millettir. Peygamberlere ait bilgilerden, bizde bulunmayan bilgi, onlarda bulunur" dediler.
Bunun üzerine, Nadr b. Haris ile Ukbe b. Ebi Muayt, Mekke'den yola çıkıp Medine'ye vardılar.
Medine Yahudilerinin bilginlerine, Peygamberimiz aleyhisselâmın işini anlattılar ve bazı sözlerini naklettiler ve:
" Sizler bu sahibimizin dinî durumunu bize haber veresiniz diye size geldik! " diyerek, Peygamberimiz aleyhisselâmı onlara sordular.
Yahudi bilginleri:
" Size emredeceğimiz üç şeyi ona sorunuz! Eğer onları size haber verirse, kendisi Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir. Eğer bunu yapamaz (sorularınızı cevaplayamaz) ise, yalan uydurucu bir adam demektir. Artık, kendisi hakkında istediğinizi yapınız.
1. İlk zamanlarda gelmiş geçmiş bulunan gençlerin maceralarının ne olduğunu ona sorunuz. Çünkü, onların çok şaşılacak hadiseleri vardır.
2. Yeryüzünü, doğularına ve batılarına varıncaya kadar gezip dolaşan adamın haberinin de ne olduğunu sorunuz ona.
3. Bir de, kendisine, ruhtan, 'Nedir o?' diye sorunuz bakalım.
Size bunları haber verdiği zaman kendisine uyunuz; çünkü o bir peygamberdir!
Eğer yapamaz (sorularınızı cevaplayamaz) ise, o yalan uydurucu bir adam demektir. Kendisine, istediğinizi yapınız! " dediler.
Nadr b. Haris ile Ukbe b. Ebi Muayt, dönüp Mekke'ye, Kureyşlilerin yanına geldiler ve:
" Ey Kureyş cemaatı! " dediler, " sizin aranızla Muhammed'in arasını kesip aralayacak şeyi bulup getirdik size. Yahudi bilginleri; ona sormamızı emrettikleri şeyleri bize haber verdiler 'Eğer size onu haber verebilirse, kendisi bir peygamberdir. Eğer yapamaz (sorularınızı cevaplayamaz) ise, kendisi yalan uydurucu, lafçı bir adamdır. Kendisine, istediğinizi yapınız! ' dediler." Bunun üzerine, Kureyş müşrikleri Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına gelip:
" Ey Muhammed!
1. İlk zamanlarda gelip geçmiş ve şaşılacak kıssaları bulunan gençlerden,
2. Yeryüzünü, doğularına ve batılarına varıncaya kadar dolaşan adamdan, bize haber ver bakalım. Birde:
3. Ruhtan haber ver ki, nedir o?" dediler.
Peygamberimiz aleyhisselâm, onlara:
" Sorduğunuz şeyleri yarın size haber vereyim" buyurup, bir istisnada bulunmamış, yani " İnşâallah=Allah dilerse" dememişti.
Vahyin gelmesi gecikince, müşrikler;
" Muhammed Yarın haber vereyim' diye bize söz verdiği halde, kendisine sorduğumuz şeylerden hiçbiri hakkında bize bir haber vermiyor! " diyerek yaygaraya başlamışlardı.
Peygamberimiz aleyhisselâmın vahyin gecikmesine ve müşriklerin yaygaralarına üzülüp durduğu sırada, Cebrail aleyhisselâm, Yüce Allah tarafından Kehf sûresini getirdi. 140
Bu sûrede, Peygamberimiz aleyhisselâma, hiçbir şey hakkında, " İnşâallah=Allah dilerse" demeksizin " Ben bunu her halde yarın yapıcıyım! " dememesi tavsiye buyuruldu. 141
Kureyş müşriklerinin Yahudi bilginlerinden öğrenip Peygamberimiz aleyhisselâma sordukları üç sorudan ikisi, Yüce Allah tarafından indirilen Kehf süresindeki Ashab-ı Kehf ve Zülkameyn kıssalarıyla;142
Ruh hakkındaki üçüncü sorulan ise, " Sana Ruh hakkında soruyorlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. (Zaten, onun hakkında) size az bir ilimden başka (birşey) de verilmemiştir" mealli âyetle cevaplanmıştır. 143
Kureyş müşrikleri; Peygamberimiz aleyhisselâmın kendilerine tebliğ ettiği şeylerin hak ve gerçek, söylediklerinin doğru olduğunu Yahudi bilginlerinden öğrenip sorduklan-bilinmeyen şeylerin-cevaplarını vermesiyle onun peygamberlik makamını anladıkları halde, kıskançlıkları kendilerinin Peygamberimiz aleyhisselâma inanmalarına ve bağlanmalarına engel oldu. Allah'a isyan ve O'nun emrini terketmekte, küfürde direndiler durdular.
İçlerinden birisi de:
" Şu Kur'ân'ı dinlemeyiniz!
Onu birtakım boş ve asılsız sözler yerine koyunuz! Eğlenceye alınız!
Belki ona bununla galebe çalarsınız.
Eğer siz bir gün onunla münazaraya, tartışmaya kalkarsanız, o size galebe çalar" dedi. 144
Yüce Allah, bunu da, indirdiği âyette şöyle açıkladı:
" O küfredenler 'Bu Kur'ân'ı dinlemeyiniz. Onun hakkında yaygaralar koparınız. Belki (böylelikle) galebe çalarsınız' dediler." 145
--------------------------------------------
140. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 321-322, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 191, 192, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 21, s. 82, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 346-347, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 108-109, Ebu’l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 71-72, Suyutî Dürrü'l-mensûr, c. 4, s. 210.
141. Kehf 23-24.
142. Kehf 1-26, 83-98.
143. İsrâ: 85.
144. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre. d, s. 334-335.
145. Fussilet: 26.