Ebu Râfi'in Kimliği

Ebu Râfi' Sellam b. Ebi'l-Hukayk; Benî Nadîr Yahudilerinin din adamlarından olup, 481 Hayber'de kendisine mahsus kalede otururdu. 482 Hicaz'ın baş faizcisi idi. 483

Ebu Râfi'in Öldürülüşünün Sebepleri

1. Ebu Râfi'; Peygamberimiz aleyhisselam ile ashabına düşmanlıktan, oyalamak için birtakım sorular sormaktan, İslâmiyeti önlemek ve söndürmek için çalışmaktan geri durmayan kötü kişilerdendi. 484

2. Peygamberimiz aleyhisselamı üzer, incitir ve,

3. Peygamberimiz aleyhindeki her harekete malî yardımda bulunurdu. 485

4. Ka'b b. Eşref gibi, bu da, düşmanlık, münkirlik ve yaramazlıktan geri durmazdı. 486

5. Gatafanlaria çevredeki Arap müşriklerini Peygamberimiz aleyhisselamla çarpışmak üzere toplamıştı. 487

Evs kabilesinden olan sahabiler Uhud savaşından önce Ka'b b. Eşrefi Resûlullah aleyhisselama olan düşmanlıkları488 ve müşrikleri onunla çarpışmaya kıskırtmaları 489 yüzünden öldürdükleri zaman, Hazrec kabilesine mensup sahabiler, kendi kendilerine:

" Acaba hangi adam, Resûlullah aleyhisselama, Ka'b b. Eşref gibi düşmandır?" dediler ve böyle bir adamın ancak Hayber'de oturan İbn Ebu'l-Hukayk olacağını hatırladılar, onu öldürmek için Peygamberimiz aleyhisselamdan izin istediler,

Peygamberimiz aleyhisselam da, onların onu öldürmelerine izin verdi. 490

Ebu Râfi' Ne Zaman, Kimler Tarafından ve Nasıl Öldürüldü?

Hicretin üçüncü yılında Cumâde'l-âhire ayının ortasında, 491

1. Abdullah b. Atîk,

2. Mes'ud b. Sinan,

3. Abdullah b. Üneys,

4. Ebu Katâde Haris b. Rib'î,

5. Ve müttefikleri olan Huzâî b. Esved'den oluşan beş kişilik bir birlik, Abdullah b. Atîk'in kumandası altında Hayber'e gitti. 492 Bu harekette, küçük çocuklarla kadınların öldürülmesinden sakınılması da emir buyuruldu. 493

Abdullah b. Atîk ile arkadaşları Hayber'e yaklaştıklarında güneş batmış, Hayber halkı da yaylım yerinden yaylım hayvanlarıyla birlikte dönmüşlerdi.

Abdullah b. Atîk, arkadaşlarına:

" Siz yerinizde durunuz da, ben Ebu Râfi'in kalesine gideyim ve kale kapıcılarına nezakette bulunayım. Bu suretle kaleye girebileceğimi umuyorum" dedi.

Kale kapısına doğru yürüdü ve kalenin kapısına yaklaşt. Kendisini belirsiz etmek için maşlahına büründü, sanki hacetini gideriyordu!

Halk, tamamıyla kaleye girmişti.

Bu sırada, kale kapıcısı:

" Ey Allah'ın kulu! Sen kaleye girmek istiyorsan, hemen gir! Ben kalenin kapısını kapamak istiyorum" dedi.

Abdullah b. Atîk hemen içeri girdi ve merkep ahırına gizlendi.

Halk kaleye girince, kapıcı kalenin kapısını kilitleyip anahtarları bir direğe astı.

Abdullah b. Atîk, kalkıp anahtarları alarak kapıyı açtı.

Ebu Râfi'in yanında, akşamdan sonra, gece sohbeti yapılırdı.

Bu sohbet, kalenin üst katlarında yapılırdı.

Bu gece sohbeti sona erip dostları Ebu Râfi'in yanından ayrılınca, Abdullah b. Atîk hemen onun yanına çıktı.

Ebu Râfi'in adamlarının kendisinin onun yanına girdiğini anlarlarsa onu öldürmesine fırsat vermeyeceklerini, engel olacaklarını düşünerek, her kapıyı açtıkça, içeriden sürgüledi.

Abdullah b. Atîk, böylece, Ebu Râfi'in yattığı odaya kadar vardı.

Ebu Râfi', karanlık bir oda içinde, ailesinin arasında uykuya yatmış bulunuyordu.

Abdullah b. Atîk; Ebu Râfi'in odanın neresinde olduğunu kestiremediğinden, anlamak için:

" Ebu Râfi'! " diyerek seslendi.

Ebu Râfi':

" Kim o?" dedi.

Abdullah b. Atîk, ses gelen tarafa yaklaşıp ona kılıçla ilk darbeyi indirdi. Fakat, bir iş görememiş olmanın heyecanı ve dehşeti içinde kaldı.

Ebu Râfi' çığlık koparınca, Abdullah b. Atîk, hemen dışarı çıktı.

Kısa bir müddet sonra, tekrar içeri girip sesini değiştirerek:

" Nedir bu feryad ey Ebu Râfi'?" dedi.

Ebu Râfi':

" Anan Cehenneme! Sen seslenmeden önce, birisi bana oda içinde kılıçla vurdu! " dedi.

Abdullah b. Atîk, ona kılıçla bir darbe daha indirip iyice yaraladı. Fakat, yine öldüremedi.

Sonra, kılıcın keskin ucunu karnına basınca, Ebu Râfi' arkasına devrildi.

Abdullah b. Atîk, onu öldürdüğünü anlayıp hemen kapıları birer birer açmaya ve kaçmaya başladı.

Kale merdivenlerinin son basamağına eriştiğini sanarak ayağını atınca merdivenden düşüp bacağı kırıldı.

Kırılan bacağını bir sargı ile sarıp kapıya kadar vardı. Orada oturdu.

Kendi kendine:

" Şu adamı öldürüp öldürmediğimi iyice anlayıncaya kadar, bu gece kaleden çıkmam! " dedi.

Horoz ötmeye başlayınca, ölü Hancısı, kale surunun üzerine durup:

" Hicaz ahalisinin taciri Ebu Râfi'in ölümünü bildiririm! " diyerek ilanatta bulundu.

Abdullah b. Atîk de, hemen arkadaşlarının yanına gitti ve:

" Artık halâs! Allah Ebu Râfi'i öldürdü! Haydi, yürüyün! " dedi. 494

Kalede hemen ışıklaryandı. Yahudiler her tarafı aradılar. Umutlan kesilince, dönüp kalelerine girdiler.

Mücahidler de, Medine'ye gelip Allah düşmanı Ebu Râfi'i öldürdüklerini Peygamberimiz aleyhisselama müjdelediler. 495

Hassan b. Sabitin Mücahidleri Övüşü

Şair Hassan b. Sabit de, Ebu Râfi' ile Ka'b b. Eşref hakkında söylediği bir şiirde; İslâm mücahidlerinin Peygamberimiz aleyhisselama yardım için herşeyi göze alarak zağlı kılıçlarla orman arslanlan gibi gidip kendilerine ölüm şerbetini içirdiklerini dile getirmiştir. 496

-------------------------------------

481. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 160-163.

482. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 3, s. 286, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 381, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 26, Taberî, Târih, c. 3, s. 6, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 37.

483. Taberî, Târih, c. 3, s. 7.

484. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 160-163.

485. Buhârî, Sahih, c. 5, s. 26, Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 37, Zehebî, Megâzî, s. 285, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 138.

486. İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 24.

487. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 91.

488. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 286, Taberî, Târîh, c. 3, s. 7, İbn Hazm , Cevâmiu's-Sîre, s. 198, Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 34, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 146, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 137.

489. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 286, Taberî, Târîh, c. 3, s. 7.

490. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 286-287, Taberî, c. 3, s. 7, İbn Hazm, s. 198, Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 34, İbn Esîr, c. 2, s. 146, Zehebî, Megâzî, s. 283, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 137.

491. Taberî, Târîh, c. 3, s. 6.

492. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 287, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 391, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 91, Taberî, Târîh, c. 3, s. 7, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 34, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 198, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 146, Zehebî, Megâzî, s. 283-284, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 137.

493. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 287, Taberî, Târih, c. 3, s. 7.

494. Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 26-28, Taberî, Târîh, c. 3, s. 6-7, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 80, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 37-38, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 147-148, Zehebî, Megâzî, s. 285-286.

495. İbn İshak, İbni Hişam, Sîre, c. 3, s. 288, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 393, İbn Sa’d, Tabakâtü'l-kü brâ, c. 2, s. 91, Taberî, Târîh, c. 3, s. 8, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 38, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 148, Zehebî, Megâzî, s. 284, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 137-138.

496. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 288-289, Taberî, Târîh, c. 3, s. 8, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 138.