Müslümanlar arasında bulunan biradam:

" Beytullah'ı tavaftan alıkonulmuşuz!

Kurbanlıklarımızın Harem'de kurban edilmelerine de engel olunmuş! Müslüman olarak bize gelip sığınan iki kişiyi de, Resûlullah onlara (müşriklere) geri çevirmiş!

Bu nasıl, ne biçim fetihtir?! " diyerek söylenmişti.

Onun bu sözleri Peygamberimiz aleyhisselama haber verilince, Peygamberimiz aleyhisselam:

" Bu, ne kötü sözdür!

Evet! O [Hudeybiye muahedesi] en büyük fetihtir!

Müşrikler sizin kendi beldelerine gidip gelmenize ve işinizi görmenize razı olmuş, gidip gelirken de emniyet ve selamet içinde bulunmanızı istemiştir.

Onlar, şimdiye kadar istemedikleri, hoşlanmadıkları şeyi, İslâmiyeti de böylece sizlerde görecek, öğreneceklerdir.

Allah sizi onlara muzaffer kılacak, gittiğiniz yerden sağ salim, kazançlı olarak döndürecektir. Bu ise, fetihlerin en büyüğüdür! 542

Sizler, Uhud savaşı günü, savaş meydanından boyuna uzaklaştığınızı ve hiç kimseye dönüp bakmadığınızı ve o zaman benim de sizi arkanızdan çağırıp durduğumu unuttunuz mu?!

Ahzab (Hendek) savaşı günü de, onların (müşriklerin) hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan size geldiklerini, o zaman gözlerin döndüğünü, yüreklerin gırtlaklara dayandığını ve sizlerin Allah'a karşı türlü zanlarda bulunmuş olduğunuzu unuttunuz mu?! 543

Sizler filan gün şöyle şöyle, filan gün şöyle şöyle yaptığınızı unuttunuz mu?" buyurarak, onlara, geçmişteki işlerini birer birer hüürlattı. 544

Müslümanlar, Peygamberimiz aleyhisselamı dinledikten sonra:

" Allah ve Allah'ın Resûlü doğrudur.

O muahede, fetihlerin en büyüğüdür!

Vallahi, ey Allah'ın Peygamberi! Bizler, bunu senin düşündüğün gibi düşünmemiştik!

Muhakkak ki, sen Allah'ı ve Allah'ın emrini bizlerden daha iyi bilirsin! " dediler. 545

Peygamberimiz aleyhisselam; Hudeybiye muahede ve musalahasının, Müslümanlar aleyhine imiş gibi görünmesine rağmen, Müslümanlar için genişlik ve rahmet, İslâmiyet için de bir yayılma olacağını biliyordu ve bunu kendisine Rabbi bildirmişti. 546

Hudeybiye'den dönülüp Medine'ye gelindiği zaman, Müslümanlardan birisi de:

" Yâ Rasûlallan! Sen bize 'Mekke'ye korkusuzca gireceksiniz! ' dememiş miydin?" diye sordu.

Peygamberimiz aleyhisselam:

" Evet, dedim. Ama, size 'Bu yılımda gireceksiniz! ' dedim mi?" buyurdu.

Adam:

" Hayır! 'Bu yıl gireceksiniz! ' demedin" dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam:

" O, Cebrail'in (Allah tarafından) bana dediği gibidir" diyerek, 547 şu âyetleri okudu:

" Andolsun ki, Allah, Resûlünün gördüğü rüyanın hak ve gerçek olduğunu doğrulamıştır. İnşaallah, hepiniz emniyet içinde, kiminiz başlarınızı kazıtarak, kiminiz saçlarınızı kısaltarak, korkusuzca, mutlaka Mescid-i Haram'a gireceksiniz." 548

-------------------------------------

542. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 160, Musa b. Ukbe'den naklen İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 13, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 715.

543. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 609, Musa b. Ukbe'den naklen İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2 s. 123, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 165, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 715, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 2, s. 211.

544. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 609.

545. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 609, İbn Seyyid, c. 2, s. 123, Halebî, c. 2, s. 715, Zürkânî, c. 2, s. 211.

546. İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 209, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 34.

547. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 341, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 122.

548. Feth: 27.