Hevze b. Ali'nin yanına, Hıristiyan ulularından Dımaşk ulusu Enegün gelmişti. Enegün, Hevze'den, Peygamberimiz aleyhisselamı sondu. Hevze:
" Onun bana mektubu gelmişti. Beni İslâmiyete davet ediyordu. Ben onun davetini kabul etmedim" dedi.
Enegün:
" Niçin kabul etmedin?" diye sordu.
Hevze:
" Dinimi esirgedim.
Bununla beraber, ben kavmimin hükümdarı bulunuyorum.
Ona tâbi olsaydım, hükümdarlık yapamayacaktım! " dedi.
Eregün:
" Hayır! Vallahi, sen ona tâbi olsaydın, o sana yine hükümdarlık yaptırırdı.
Senin için hayırlı ve yararlı olan, ona tâbi olmaktı.
Muhakkak ki, o, İsa b. Meryem'in geleceğini müjdelemiş olduğu Arap peygamberdir!
O, yanımızdaki İncil'de 'Muhammed Resûlullah' diye yazılı bulunmaktadır" dedi. 282
Hevze:
" Anlattığın şeyi ben de İncil'de okumuştum" dedikten sonra, Eregün'e:
" Peki, sen ona niçin tâbi olmuyorsun?" diye sordu.
Eregün:
" Ona kıskançlıktan ve içki içmekten vazgeçememekten! " dedi.
Hevze:
" Herakliyus bu hususta ne yaptı?" diye sordu.
Eregün:
" Kendi dininde kaldı, saltanattan ayrılmaya kıyamadı, cimrilik etti! " dedi. 283
-------------------------------------
282. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 270, İbn Kayyım , Zâdu'l-mead, c. 3, s. 74, Diyarbekrî Târîhu’l-Hamîs, c. 2, s. 39, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 3, s. 356.
283. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 355, 356.