Zeyd b. Erkam der ki:
" Ben, Abdullah b. Revâha'nın terbiyesi altında bir yetimdim.
Kendisi Mu'te seferine çıktığında, beni de devesinin terkisine bindimnişti.
Vallahi, geceleyin, biraz gidince, onun şu beyitleri okuduğunu işittim:
'Ey devem! Beni ve yükümü, Kumluktaki kuyuya vardıktan sonra dört konak daha götürsen, artık seni başka sefere çıkarmayacağım!
Sen sahipsiz, kendi başına, serbest kalacaksın!
Ben herhalde geriye, ailemin yanına dönmeyeceğim!
Umarım ki, şehit olacağım!
Müslümanlar geldiler, beni kalmaya iştiyaklı olarak Şam topraklarında bıraktılar.
Artık, ne hurması zahir olmuş, yağmur suyu ile sulanan ağaçlar, ne de suya kanmış, diplerinden sulanan hurma ağaçlan umurumda değildir! '
Kendisinden bunları işitince, ağladım.
Abdullah b. Revana, bana kamçısıyla dokunarak:
'Ey yaramaz! Allah'ın bana şehitlik nasip etmesinden ve senin de hayvan üzerinde, yolculuk eşyalarının iki yanı arasında geri dönüp gitmenden sana ne zarar olur?61
Ben, böylece, şu dünyanın dert ve tasalarından, üzüntülerinden, hadiselerinden kurtulmuş, rahata kavuşmuş olurum! ' dedi.
Geceleyin inip iki rekat namaz kıldı. Namazının sonunda uzunca bir dua etti ve bana:
'Ey çocuk! ' diye seslendi.
'Buyur! ' dedim.
'Bu seferde, inşaallah, bana şehitlik nasip olacak! ' dedi." 62
-------------------------------------
61. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 18, 19, Taberî, c. 3, s. 108, Ebu Nuaym, c. 1, s. 119, 120, İbn Esîr, c. 2, s. 235, 236, İbn Seyyid, c. 2, s. 154.
62. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 759.