Baş münafık Abdullah b. Übeyy b. Selûl, karargâhını, Peygamberimiz aleyhisselamın karargâhının sonuna, aşağısına, Zübab dağının hizasına doğru kurmuştu. 126

Abdullah b. Übeyy b. Selûl’ün Yahudi müttefikleriyle münafıklardan başına toplananlar da, yanında bulunuyordu. 127

Kendisi, Peygamberimiz aleyhisselamın mücahidleri arasına katılmayarak geri kalan münafıklarla birlikte geri kaldı ve:

" Muhammed güç bir durumda! Şu şiddetli sıcaklarda, çok uzak diyarlarda Benî Asfarlarla savaşacak! Halbuki, kendisinde buna yetecek güç yok! Herhalde, Muhammed Benî Asfarlarla çarpışmayı oyuncak sanıyor! " diyerek söylendi.

Yanındaki kişiler de, onun görüşü gibi görüşte bulunarak münafıklık ettiler.

Abdullah b. Übeyy, daha da ileri gitmiş ve:

" Vallahi, onun ashabını bir sabah ikişer ikişer iplere bağlanmış olarak görür gibiyim sanki! " demişti. 128

Peygamberimiz aleyhisselamın Hazret-i Ali'yi Medine'de bırakmasını da, münafıklar bir sorun, bir sarsıntı haline getirmek istediler ve:

" Herhalde, onu yüksündüğü ve önemsemediği için geri bırakmıştır! " 129

" Ali'yi ancak onda görüp hoşlanmadığı birşey için geri bırakmıştır! " gibi birtakım laflar etmeye ve yaymaya başladılar.

Hazret-i Ali, bunları işitince, 130 silahını alıp yola çıktı. Cüruf’e indiği sırada, Peygamberimiz aleyhisselama yetişti. 131

Peygamberimiz aleyhisselam, ona:

" Ey Ali! Seni buraya getiren nedir?" diye sordu. 132

Hazret-i Ali:

" Ey Allah'ın Peygamberi! Münafıklar senin beni önemsemediğini, yüksündüğünü söylüyorlar! 133

Yâ Rasûlallah! Senin beni ancak bende görüp de hoşlanmadığın birşey için geri bıraktığını söylediklerini halktan işittim! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam güldü134 ve:

" Onlar yalan söylemişlerdir!

Ben seni arkamda bıraktıklanma vekil tayin ettim. Sen hemen geri dön de, gerek benim ev halkım, gerek senin ev halkın içinde benim vekilim ol!

Ey Ali! Bana göre sen, Musa'ya göre Harun gibi olmaya razı değil misin?

Ancak, benden sonra peygamber yoktur! " buyurdu. 135

Hazret-i Ali:

" Evet yâ Rasûlallah! Öyledir! " dedi, 136 Medine'ye döndü. 137

-------------------------------------

126. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 162, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 995, Taberî, Târih, c. 3, s. 143.

127. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 995, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 165.

128. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 995-996.

129. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 163.

130. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 24.

131. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 163, Taberî, c. 3, s. 143.

132. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 24.

133. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 163, Taberî, c. 3, s. 143-144.

134. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 24-25.

135. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 163, Taberî, Târîh, c. 3, s. 144, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 278, İbn Kayyım , Zâdu'l-mead, c. 3, s. 4.

136. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 25.

137. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 163, Taberî, c. 3, s. 144, İbn Esîr, c. 2, s. 278, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 7.