İSLÂM TARİHİ / MEDİNE DEVRİ |
| |
Peygamberimiz aleyhisselamın Devesi Kasvâ'nın Kayboluşunu Münafıkların Fırsat Bilerek Nifaklarını Açığa Vuruşu |
Peygamberimiz aleyhisselam Hıcfdan kalkıp Tebük'e doğru gittiği ve bir konak yerinde konaklayıp sabaha çıktığı zaman, devesi Kasvâ216 kayboldu.
Ashabı, onu aramaya gittiler.
Akabe Bey'atında ve Bedir savaşında bulunmuş olan217 Umâre b. Hazm'ın kafilesi içinde, Benî Kaynuka Yahudilerinden iken Müslüman olmuş bir münafık bulunuyordu. 218 Bu münafikın kalbi, Yahudi hilesi ve kini ile dolu idi. Münafıkların yardımcısı ve destekleyicisi idi. 219
Zeyd b. Lusayt adındaki bu münafık Yahudi, Umare b. Hazm'ın konvoyu içinde ve Umâre b. Hazm da Peygamberimiz aleyhisselamın yanında bulunduğu sırada:
" Kendisinin peygamber olduğunu söyleyen ve size gök haberlerinden haberler veren, Muhammed değil midir? Halbuki, o devesi nerededir, bilmiyor?! " diyerek söylendi.
Umâre b. Hazm yanında iken, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Adamın [Vâkıdî’ye göre: münafikın] biri:
'Muhammed kendisinin bir peygamber olduğunu söylüyor! 220 [İbn İshak'a göre: haber veriyor! ] Size gök emriyle haber verdiğini söylüyor. Halbuki, devesi nerededir, bilmiyor! ' diyor.
Vallahi, ben ancak Allah'ın bana bildirdiğini bilirim.
Fakat, Allah şimdi onu bana gösterdi: O şimdi şu vadinin içinde ve vadinin içindeki Şı'b'da ve Şı'b'ın da şöyle şöyle olan tarafındadır. Yulan bir ağaca takılmıştır.
Haydi, gidiniz de onu bana getiriniz! " buyurdu. 221
Peygamberimiz aleyhisselam, devenin bulunduğu vadiyi ve tarafı gösterirken, o tarafa eliyle de işaret etmişti. Hemen gittiler, deveyi getirdiler. 222
Deveyi getirmeye giden Haris b. Hazemetü'l-Eşhelî, yuları ağaca takılmış, asılmış bir halde bulmuştu. 223
Umâre b. Hazm, hemen konvoyuna döndü ve:
" Vallahi, Resûlullah aleyhisselam az önce bize şaşılacak birşey söyledi. Bir adamın söylemiş olduğu sözü, Allah, Resûlüne haber vermiş" diyerek Zeyd b. Lusayt'ın söylediklerini tekrarlayınca, o sırada Umâre b. Hazm'ın konvoyunda olup Peygamberimiz aleyhisselamın yanında bulunmayanlardan bir adam (Vâkıdîye göre: Umâre b. Hazm'ın kardeşi Amr b. Hazm):
" Vallahi, bu sözü sen yanımıza gelmeden önce Zeyd söyledi! " dedi.
Umâre b. Hazm, hemen Zeyd'in üzerine yürüyüp boynuna vurmaya başladı ve:
" Ey Allah'ın kulları! Bana bakın! Meğer Allah'ın belâsı benim konvoyumun içinde imiş de, ben bilmiyormuşum!
Hemen çık git benim konvoyumdan ey Allah düşmanı! 224 Sakın bundan sonra bana arkadaş olma! " dedi. 225
Bazıları Zeyd'in bundan sonra tevbe ettiğini, bazıları ise kötülükle suçlanıp durarak ölüp gittiğini söylemişlerdir. 226
Hârice b. Zeyd, onun tevbe ettiğini kabul etmez ve:
" Ölünceye kadar, yaramazlıktan geri durmamıştır! " derdi. 227
10. Peygamberimiz aleyhisselamın Tebük'e giderken uğradığı konak yerlerinden onuncusu Havsa'nın önündeki, başındaki Zülcife olup, Havsa'nın ikinci mescidi, 228 yani Zülcife Mescidi burada bulunmaktadır. 229
-------------------------------------
216. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1009.
217. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 166, Vâkıdî, c. 3, s. 1009, Taberî, c. 3, s. 145.
218. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 166, Vâkıdî, c. 3, s. 1009, Taberî, Târih, c. 3, s. 145.
219. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1010.
220. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 166-167, Vâkıdî, c. 3, s. 1010, Taberî, c. 3, s. 145, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 232, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 278, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 218, Zehebî, Megâzî, s. 532.
221. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1010.
222. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 167 Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1010 Taberî, Târîh, c. 3, s. 145, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 232, Zehebî, Megâzî, s. 532.
223. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1010.
224. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 167, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1010, Taberî, c. 3, s. 145, Beyhakî, Delâil, c. 5, s. 232, Zehebî, Megâzî, s. 532-533, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 9.
225. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 167, Taberî, c. 3, s. 145.
226. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 167, Vâkıdî, c. 3, s. 1010, Taberî, c. 3, s. 145.
227. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1010.
228. Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 319.
229. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 174, Vâkıdî, c. 3, s. 999.