Temim ed-Dârî, Peygamberimiz aleyhisselama:

" Bizim civarımızda Rumlara ait iki köy var ki, birine Habra, diğerine Beyt-i Aynun denir.

Eğer Allah sana Şam'ın fethini nasip ederse, bu iki köyü bana hibe et, bağışla! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam:

" Onlar senin olsun! " buyurdu. 50

Temim Dârî:

" Öyleyse, bu hususta bana bir yazı yaz! " dedi. 51

Peygamberimiz aleyhisselam bir deri parçası getirtip yazdırdığı yazıda şöyle buyurdu:

" Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu, Allah'ın Muhammed Resûlullah'a yeryüzünü verdiği zaman Muhammed Resûlullah'ın Dârîlere Ayn-ı Habrun ile Beyt-i İbrahim arasında bulunanları temelli olarak bağışladığı hakkındaki yazıdır.

Buna, Abbas b. Abdulmuttalib, Cehm b. Kays ve Şurahbil b. Hasene şahittir.

Yazıyı Şurahbil b. Hasene yazdı."

Peygamberimiz aleyhisselam, yazdırdığı bu yazıyı alıp evine girdi.

Onu bir bez parçasının içine koyarak kıvırdı. Dışından bir kayışla bağlayıp iki kere düğümledi ve:

" Gerçekten, İbrahim'e insanların en yakını, herhalde, zamanında ona tâbi olanlar ile, şu peygamber ve şu iman edenlerdir. Allah bu iman edenlerin yârı ve yardım asıdır" (Âl-i İmran: 68) mealli âyetleri okuyarak onların yanlarına geldi. 52

Ferman yazısını onlara verdi. 53

Peygamberimiz aleyhisselam; Habra veya Habrun'u, Beyt-i Aynun'u ve İbrahim aleyhisselamın mescidini Temim b. Evs ile kardeşi Nuaym b. Evs'e yazılı olarak tahsis etti. 54

Habra veya Habrun, 55 Beytü'l-Makdis (Kudüs) karyelerinden olup, İbrahim aleyhisselamın kabri orada bulunmakta ve Halilurrahman diye anılmaktadır.

İbrahim aleyhisselamın zevcesi Hazret-i Sâre Vefât ettiği zaman, onu gömmek üzere İbrahim aleyhisselam orayı Safvan isimli bir adamdan elli dirheme satın almıştı.

Vefât ettiği zaman, İbrahim aleyhisselam da oraya, Hazret-i Sâre'nin yanına gömülmüştü.

İshak aleyhisselamın zevcesi de, sonradan İshak aleyhisselam da, Yakub aleyhisselam da. Yakub aleyhisselamın zevcesi İlyâ da oraya gömülmüşlerdir. 56

Aynun veya Heynun da, Habrâ ve Habrun gibi, Beytü'l-Makdis karyelerindendir. 57

Dârîler, sonradan yine Medine'ye gelip Peygamberimiz aleyhisselamdan yeniden bir yazı istediler. Önceki yazıya göre yeniden yazılıp verilen yazıda şöyle buyuruldu:

" Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu, Allah'ın Resûlü Muhammed'in Temim ed-Dârî ve arkadaşları için verdiği yazıdır:

Ben size Beyt-i Aynun'u, Habrun'u, Mertum'u, Beyt-i İbrahim'i ve içindekilerin hepsini, idareleriyle birlikte, kesin bir bağış olarak veriyorum. Onlara ve onlardan sonra gelenlere temelli teslim ediyorum.

Kim, bu yerlerde onlan incitir ve zararlandırırsa, Allah da onu zararlandırır.

Buna, Ebu Bekir b. Ebu Kuhâfe ve Ömer b. Hattab ve Osman b. Affan ve Ali b. Ebu Talib58 ve Muaviye b. Ebu Süfyan şahittir ve bunu Muaviye59 veya Ali b. Ebu Tâlib yazdı." 60

Peygamberimiz aleyhisselamın bu hususta yazdırdığı bir yazıda da şöyle buyuruldu:

" Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu, Resûlullah Muhammed tarafından Temim b. Evsü'd-Dârî (İbn Sa'd'a göre Nuaym b. Evsü'd-Dârî) için yazılan yazıdır

Şam'daki Habra (Ebu Yusuf’a göre: Ceyrun) köyü ile Beyt-i Aynun köyünün tamamı; düzlükleri, dağları, sulan, tarlaları, dibinden kaynayan kuyulan ve açılan, genişletilen alanlarıyla birlikte hepsi, ona ve kendisinden sonra da oğul ve torunlarına aittir.

Bu hususta hiç kimse ona karşı ne hak iddia, ne de onlara haksızlık edip mülklerine girecektir.

Herkim onlara haksızlık eder ve onlardan birşey almaya kalkarsa, Allah'ın, 61 meleklerin ve bütün insanların62 laneti onun üzerine olsun! " 63

Bu yazıyı Ali yazdı." 64

Dârîlerin temsilcileri, Peygamberimiz aleyhisselamın Vefâtına kadar Medine'de oturdular.

Peygamberimiz aleyhisselam, Vefât edeceği sırada, onlara Hayber'in hurma mahsulünden her yıl geçimlik olarak da yüz vesk (deve yükü) hurma verilmesini vasiyet etti. 65

Temim ed-Dârî'ye Peygamberimiz aleyhisselamın ferman yazılarıyla verilmiş olan köyleri Hazret-i Ebu Bekir halifeliği sırasında teslim etti. 66

Bu hususta, aynca bir yazı da yazdı. 67

Hazret-i Ebu Bekir yazdığı yazısında şöyle dedi:

" Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu, Resûlullahın emmi ve kendisinden sonra yeryüzünde halifesi olan Ebu Bekir tarafından yazılmıştır.

Ceyrun ve Aynun köyleri halkının üzerlerine yürünmesin, tüylerine dokunulmasın.

Söz dinleyen ve Allah'a itaat eden kişi, onlara hiçbir zarar vermemekle kalmayıp, insanlardan bu iki köy halkını zararlandırmaya kalkışan fesatçılardan da onları korusun! " diye yazdı. 68

Hazret-i Ebu Bekir, Şam üzerine ordular sevkettiği zaman, başkumandan Ebu Ubeyde b. Cerrah'a yazdığı yazıda da şöyle dedi:

" Bismillâhirrahmânirrahîm

Ebu Bekri's-Sıddîk'tan Ebu Ubeyde b. Cerrah'a,

Sana selamlar olsun.

Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a senden dolayı hamd ederim.

Bundan sonra derim ki:

Allah'a ve ahiret gününe inananlan, Dârîlerin köylerine zarar vermekten men et!

Eğer onların halkı köylerinden çıkarılmalarını ve Dârîler de orada ekip dikmeyi isterlerse, eksinler, diksinler!

Köy halkı döndükleri zaman köyleri kendilerinindir ve kendileri oralara herkesten daha lâyık ve müstahaktırlar.

Selam olsun sana! " 69

Temim ed-Dârî, Hıristiyan rahibi ve Filistin halkının en çok ibadetlisi iken Müslüman oldu. 70

Geceleri sabahlara kadar namazla, rükû ve secdelerle, Kur’ân-ı Kerîm kıraatıyla ve ağlamakla geçirmeye başladı. 71

Kur'ân-ı Kerîm'i yedi gecede hatmeder hafız oldu. 72

Temim ed-Dârî der ki:

" Resûlullah aleyhisselamdan işittim:

'Bu iş (İslâmiyet) gecesi gündüzü bulunan her yere muhakkak ulaşacaktır! Allah bu dini sokmadık hiçbir ev, hiçbir çadır bırakmayacaktır! Aziz edilecekleri onunla aziz edecek, zelil edilecekleri onunla zelil edecektir' buyurdu. 73

Ben, bunun böyle olduğunu, ev halkım içinde gördüm:

Onlardan Müslüman olanlar hayra, izzet ve şerefe kavuştular.

Kâfir olanlar ise zelil oldular Cizye ödemek zorunda kaldılar! " 74

-------------------------------------

50. Ebu Yusuf, Kitâbu’l-harac, s. 216, İbn Sa'd, Tabakâtü’l -kübrâ, c. 1, s. 344, İbn Asâkir, c. 3, s. 354.

51. Ebu Yusuf, Kitâbu’l-harac, s. 216.

52. İbn Asâkîr, Târih, c. 3, s: . 354-355, Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye. c. 1, s: . 296 Halebî, İnsanu'l-uyûn, c. 3, s: . 237, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 3, s: . 358, 359

53. Halebî. c3, s. 237.

54. Belâzurî, c. 1, s. 153.

55. Zürkânî, c. 3, s: . 358.

56. Yâkût, c. 2, s: . 212.

57. Yâkût, c. 4, s. 180.

58. İbn Asâkîr, Târîh, c. 3, s. 355, Yâkût, c. 2, s. 212, 213, Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 296-297, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 3, s: . 237, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 3, s: . 359.

59. İbn Asâkîr, c. 3, s: . 355, Kastalânî, c. 1, s: . 297, Halebî, c. 3, s: . 237, Zürkânî, c. 3, s: . 359.

60. Zürkânî, c. 3, s: . 359.

61. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-Kitâbu’l-harac, s: . 216, İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 267.

62. İbn Sa'd, c. 1, s. 267, İbn Asâkîr, c. 3, s: . 356.

63. Ebu Yusuf, s. 216, İbn Sa'd, c. 1, s. 267.

64. İbn Sa’d, c. 1, s. 267, İbn Asâkîr, c. 3, s. 356.

65. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 3, s. 367-368, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 695, İbn Sa'd, c. 1, s. 344.

66. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 344.

67. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-Kitâbu’l-harac, s. 216, İbn Sa'd, c. 1, s. 344.

68. Ebu Yusuf, s: . 216.

69. İbn Asâkîr, Târîh, c. 3, s. 355, Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1 , s: . 297, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 3, s: . 359.

70. İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 184.

71. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s: . 256.

72. İbn Asâkîr, Târîh, c. 3, s: . 359.

73. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s: . 103, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 181, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 14.

74. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s: . 103, Heysemî, c. 6, s. 14.