Peygamberimiz aleyhisselâm bir gün Mescid-i Haram'a girdiği sırada, Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden200 Velid b. Mugîre ve daha birçok kimseler201 Kabe'nin Hatîm'inde oturuyorlardı. 202
Peygamberimiz aleyhisselâm da, varıp onların yanına oturmuştu. 203
Kabe'nin çevresinde, tapılmak üzere dikilmiş, kurşunla berkitilmiş204 üçyüz altmış put bulunuyordu. 205
O sırada, Nadr b. Haris de gelip yanlarına oturdu.
Peygamberimiz aleyhisselâm konuşmaya başlayınca, Nadr b. Haris itiraz etti.
Peygamberimiz aleyhisselâm, verdiği cevapla onu susturdu. Sonra da, ona ve oradakilere Enbiyâ sûresinin:
" Siz de, ve Allah'ı bırakıp tapmakta olduklarınız da, hiç şüphesiz, Cehennem odunusunuz! Siz oraya gireceksiniz! Onlar (tapmakta olduğunuz yalancı tanrılar) eğermabud olsalardı, oraya girmeyeceklerdi. Onların hepsi orada temelli olarak kalıcıdırlar! Onların orada (halkları) inim inim inlemektir! Onlar orada da (sağır olup hiçbir şey) işitmeyeceklerdir! " 206 mealli âyetlerini okudu. 207 Sonra da kalkıp gitti. 208
Putları aleyhinde okunan âyetler Kureyş müşriklerinin çok ağırına gitti. 209
O sırada oraya Abdullah b. Zibârâ geldi. 210
Cemaatin susup durduğunu görünce:
" Neye daldınız?! 211 Sizin neyiniz var?" 212 diye sordu.
Velid b. Mugîre:
" Biraz önce, Abdulmuttalib'in oğluna karşı Nadr b. Haris ne kalkabildi, ne oturabildi: Muhammed, bizim taptığımız şu ilahların Cehennem odunu olacağını söyledi! " deyip213 Peygamberimiz aleyhisselâmın söylediklerini nakledince, 214 Abdullah b. Zibârâ:
" Vallahi, onu bulsaydım, kendisiyle tartışmaya tutuşur ve muhakkak dâvayı ben kazanırdım! 215 Sorunuz Muhammed'e" dedi, " Allah'tan başka, tapılan herşeyle, onlara tapan herkes Cehennemde midir? Öyle ise, biz meleklere tapıyoruz. Yahudiler Üzeyr'e tapıyorlar. Hıristiyanlar Meryem oğlu İsa'ya tapıyorlar. Bunlara ne diyeceksin bakalım?" Velid b. Mugîre ile yanında bulunanlar, Abdullah b. Zibârâ'nın sözünü, dayanılacak ve dâvayı kazandıracak en sağlam bir delil saydılar. 216
Abdullah b. Zibârâ:
" Çağırın onu bana! " dedi. 217
Peygamberimiz aleyhisselâmı hemen çağırdılar.
Abdullah b. Zibârâ:
" Ey Muhammed! Bunu sen mi söyledin?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselâm:
" Evet! " buyurdu. 218
Abdullah b. Zibârâ:
" Ey Muhammed! Bu söylediğin şey, yalnız bizim ilahlarımıza mı mahsus, yoksa Allah'tan başkasına tapan herkese mi şâmildir?" diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhiselam:
" Evet! Allah'tan başkasına tapan herkese şâmildir! " buyurunca, 219
Abdullah b. Zibârâ:
" Şu Beyt'in (Kabe'nin) Rabbine andolsun ki: dâvayı ben kazandım. 220
Meryem oğlu İsa'nın bir peygamber olduğunu söyleyen, onu da, anasını da hayırla anan, öven sen değil misin? Pekâlâ bilirsin ki: Hıristiyanlar bu ikisine tapıyorlar!
Üzeyr'e de, meleklere de tapılıyor! 221
Meleklerin salih kullar olduğunu, İsa'nın salih bir kul olduğunu söyleyen sensin, değil mi?
Halbuki, şu Benî Müleyhler meleklere tapıyorlar!
Şu Hıristiyanlar İsa'ya tapıyorlar!
Şu Yahudiler de Üzeyr'e tapıyorlar! 222
Yahudiler Üzeyr'e, Hıristiyanlar Mesih'e, Benî Müleyhler meleklere tapıyor değiller mi?223
Eğer bütün bunlar Cehennemde iseler, biz de, ilahlarımız da, onlarla birlikte bulunmaya razıyız! " deyince, müşrikler sevindiler. 224 Güldüler, 225 bağrıştılar. 226
Peygamberimiz aleyhisselâm:
" Her kim, Allah'tan başka, kendisine tapılmasını isterse, o, kendisine tapanlarla birliktedir! 227 Çünkü, bunu (onlara tapmayı) onlara şeytanlar emretmişlerdir! " buyurdu. 228
Bunun üzerine, inen âyetlerde şöyle buyuruldu:
" Şüphe yok ki, kendileri için Bizden en güzel (bir saadet) sebketmiş (takdir olunmuş) olanlar, işte bunlardır ki, oradan (Cehennemden) uzaklaştırılmışlarıdır. Bunlar, gönüllerinin dilediği (nimetler) içinde temelli yaşar(larken), onun (Cehennemin) gizli sesini bile duymazlar." 229
Gerek İsa b. Meryem ve genek Üzeyr aleyhisselâmlar ile Yahudi ve Hıristiyan din adamlarından kendilerine tapılmış olanlar, Allah'a boyun eğen ve O'nun emri üzere yürüyen mübarek kişiler olup, birtakım sapkınlar sonradan sonraya onları Allah'tan gayrı mâbud edinmişlerdi.
Kureyş müşriklerinin meleklere taptıklarını söylemeleri ve meleklerin de Allah'ın kızları olduğunu iddia etmeleri üzerine, 230 Yüce Allah, indirdiği âyetlerde şöyle buyurdu:
" 'O çok Esirgeyici (Allah), bir evlat edindi' dediler.
O'nun sânı (böyle şeylerden) münezzehtir, uzaktır.
Hayır! Onlar ('evlat edinildi' denilenler) ikrama mazhar kılınmış kullardır.
Bunlar (melekler) sözleri ile asla O'nun (Allah'ın) önüne geçmezler (Allah emretme dikçe, hiçbir şey söylemezler).
Bunlar O'nun (Allah'ın) emriyle hareket ederler.
Önlerindekini de, arkalarındakini de hep O bilir.
Bunlar O'nun rızasına ermiş olanlardan başkasına şefaat edemezler.
Bunlar O'nun (Allah'ın) korkusundan titreyenlerdir.
Bunlardan kim (şeytanın dediği gibi) 'İlah O değil, benim! ' derse, onu derhal Cehennemle cezalandıracağız! " 231
Abdullah b. Zibârâ'nın Allah yerine İsa b. Meryem'e de tapıldığını söylemesi Velid b. Mugîre ile yanında bulunanların çok hoşlarına gitmiş, bunu, Peygamberimiz aleyhisselâmla tartışmalarında kendilerini kazandırıcı bir delil saymışlardı. 232
Yüce Allah, bu hususta indirdiği âyetlerde de, şöyle buyurdu:
" Meryem'in oğlu bir misal olarak (ileri) sürülünce, kavmin bundan (şımarıp kahkahalarla) gülüyorlardı. Dediler ki:
'Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?'
Bunu sana karşı (bâtıl) bir mücadeleden başka (bir maksatla ortaya) atmadılar.
Doğrusu, onlar çok düşman bir kavimdir.
O (İsa) Bizim kendisine nimet (peygamberlik) verdiğimiz, İsrail oğullarına (ibret verici, babasız yaratmak gibi) bir misal yaptığımız bir kuldan başkası değildi.
Eğer Biz dileseydik, size bedel, yeryüzünde ardınızda kalacak melekler yaratırdık.
Şüphe yok ki, o Saat'in (Kıyametin) ilmi, kendisiyle bilinenlerdendir.
Artık buna karşı sakın şüpheye düşmeyiniz!
Onlara de ki:
'Bana tâbi olunuz! (Sizi davet ettiğim) bu yol, doğru bir yoldur!
Sakın sizi şeytan çevirmesin! Çünkü, o sizin açık bir düşmanınızdır'
İsa, o apaçık delilleri getirdiği zaman, İsrail oğullarına şöyle demişti:
'Ben size gerçek Hikmeti getirdim.
Bir de, hakkında ihtilafa düştüğünüz şeylerden bazısını da size açıklayayım diye (geldim).
Artık, Allah'tan korkun, bana tâbi olun!
Şüphe yok ki, Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. Haydi, hepiniz O'na kulluk edin! Doğru yol, budur! '
Sonra, aralarından partiler (çıktı da) ihtilafa düştüler.
Artık, pek acıklı bir günün azabından vay o zulmedenlere!
Onlar kendileri farkında olmayarak başlarına gelecek Saatten başkasını mı gözlüyorlar?! Dostlar o gün birbirlerine düşmandır-takvâ sahipleri müstesna! " 233
--------------------------------------------
200. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, Tefsir, c. 22, s. 223.
201. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c.1 , s. 384, Taberî, Tefsir, c. 17, s. 96, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 198.
202. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 22, s. 223.
203. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. d, s. 384, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 96, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 198.
204. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 4, s. 59, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 266, Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 92.
205. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 136, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 92, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 120-121.
206. Enbiyâ: 98-100.
207. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1 , s. 384-385, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 96-97, Zemahşerî, Ke ssâf, c. 2, s. 284, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 22, s. 223, Ebu’l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 198-199.
208. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 199.
209. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.
210. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 97, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206, Zemahşerî, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, c. 22, s. 222, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 199.
211. Zemahserî, Keşşaf, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 22, s. 222.
212. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.
213. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 385, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 199.
214. Zemahserî, Keşşaf, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 22, s. 223.
215. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385, Taberî, c. 17, s. 97, Zemahşen, c. 2, s. 584. Fahru'r-Râzî, c. 22, s. 223, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 199.
216. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385, Taberî, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 199.
217. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.
218. Zemahşerî, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, c. 22, s. 223.
219. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.
220. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206, Zemahşerî, c. 2 , s. 584, Fahru'r-Râzî, c. 22, s. 225.
221. Nesefî, Medârik, c. 4, s. 121 -122.
222. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.
223. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 22, s. 223.
224. Nesefî, Medârik, c. , s. 122.
225. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 2 , s. 223, Nesefî, Medârik, c. 4, s. 122.
226. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.
227. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 385, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 584.
228. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385, Taberî, c. 17, s. 97, Zemahşerî, c. 2, s. 584. Fahru'r-Râzî, c. 22, s. 223, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 584.
229. Enbiyâ: 101-102.
230. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385-386, Taberî, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 199.
231. Enbiyâ: 26-29.
232. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 386, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 199.
233. Zuhruf 57-67.