Amr b. Âs'ın Soyu, Künyesi ve Kişiliği
Amr b. Âs'ın soyu, Peygamberimiz aleyhisselamın soyu ile Ka'b b. Lüeyy'de birleşir.
Amr b. Âs'ın künyesi, Ebu Abdullah, Ebu Muhammed'dir.
Annesi, Nâbiga Selma binti Harmele'dir. 19
Babası Âs b. Vâil, Kureyşîlerin eşrafındandı. 20
İmam Şa'bî'ye göre; Amr b. Âs Arapların dört dahisinden, cin fikirlisinden birisi olup, karışık ve içinden çıkılmaz sorunları çözmekte maharetli idi. 21 Hazret-i Ömer, bir kimsenin aklını ve görüşünü zayıf gördüğü ve beğenmediği zaman:
" Ben seni de, Amr b. Âs'ı da yaratanın Bir olduğuna şehadet ederim! " der ve bununla, Allah'ın zıtlar yaratıcılığını anlatmak isterdi. 22
Amr b. As, şairdi ve Kureyşîlerin Cahiliye devrinde süvarilerindendi. 23
Kendisi, kısa boylu idi. 24
Amr b. Âs der ki:
" Ben, Müslümanlıktan inatla yüz çevirici bir kimse idim.
Bedir savaşında müşriklerle birlikte bulundum ve kurtuldum.
Sonra, Uhud savaşında bulundum ve kurtuldum.
Kendi kendime:
'Vallahi, Muhammed Kureyşîleri yenecektir! ' dedim.
Halk ile düşüp kalkmayı azalttım.
Vaht mevkiindeki mallarımın başına döndüm, onlarla uğraşmaya başladım.
Bunun için, ne Hudeybiye'de, ne de Hudeybiye'de yapılan anlaşmada bulundum.
Resûlullah aleyhisselam anlaşma yapıp Medine'ye, Kureyşîler de Mekke'ye döndüler.
Ve yine, kendi kendime:
'Gelecek yıl, Muhammed ashabıyla birlikte gelip Mekke'ye girecektir! Artık, ne Mekke, ne de Taif, benim için, oturulacak bir yer değildir. Buralardan çıkıp gitmekten daha iyisi yoktur! ' dedim.
İslâmiyete büsbütün düşman kesildim! Bütün Kureyşîler Müslüman olacak olsalar, ben hiçbir zaman Müslüman olmam sanıyordum. 25
O zaman, insanlardan Resûlullah aleyhisselama olduğu kadar kin ve hınç beslediğim bir kimse bulunmadığı gibi, bir fırsatını bulup onu öldürmemden daha makbulü deyoktu! 26
Hendek savaşından kabilelerle birlikte döndüğümüz sıralarda idi ki, Kureyşîlerden, kavmimden bazı adamları topladım. Ki, onlar benim her husustaki görüşümü benimserler, sözlerimi dinlerlerdi. 27
Onlara:
'Aranızda benim mevkiim, yerim nasıldır?' diye sordum. 28
'Sen bizim görüş sahibi, koruyucu, uğurlu ve işi bereketli bir adamımızsın! ' dediler. 29
Onlara:
İyi biliniz ki; vallahi, ben Muhammed'in işinin muhakkak her işten üstün gelen bir işe dönüşeceğini görüyor ve bu yolda birşey düşünmüş bulunuyorum! ' dedim.
Bana:
'Nedir o düşündüğün şey?' diye sordular.
Onlara:
'Düşündüm ki; Necaşî'nin yanına gidip onun yanında bulunalım.
Eğer biz Necaşî'nin yanında bulunduğumuz sırada Muhammed kavmimiz olan Kureyşîlere galip gelirse, Muhammed'in eli altında bulunmamızdan, Necaşî'nin eli altında bulunmamız, bizim için daha iyi, daha yeğdir!
Şayet kavmimiz olan Kureyşîler Muhammed'e galip gelecek olurlarsa, 30 hemen yanlarına döneriz. 31 Onlardan da, bize ancak hayır ve iyilik gelir! ' dedim. 32
'İşte, yerinde olan görüş budur! ' dediler.
Onlara:
'Öyle ise, Necaşîye hediye edilecek şeyi yanımıza toplayınız! ' dedim.
Necaşî'ye yapılacak hediyenin en makbulü ve sevimlisi, yurdumuzda çıkan meşindi.
Pek çok meşin toplayıp yükledikten sonra, yola çıktık.
Nihayet, Necaşî'nin yanına vardık.
Vallahi, bizim Necaşî'nin yanına vardığımız sırada, Amr b. Ümeyye ed-Damrî de oraya çıkageldi. 33
Resûlullah aleyhisselam, onu Cafer ve arkadaşlarının işi34 ve Ümmü Habibe binti Ebu Süfyan'ı kendisine nikahlaması için, yazdığı bir mektupla göndermişti. 35
Amr b. Ümeyye Necaşî’nin yanına girdi. Sonra, yanından dışarı çıktı.
Arkadaşlarıma:
'Bu, Amr b. Ümeyye'dir! Eğer Necaşî'nin yanına girersem, onu kendisinden isterim. Bana teslim ederse, öldürürüm!
Bunu yaptığımı, Muhammed'in elçisini öldürmeyi başardığımı Kureyşîler işitirlerse, sevinirler! ' dedim.
Necaşî'nin yanına girdim. Her zaman yaptığım gibi, önünde yere kapandım.
Necaşî, bana:
'Merhaba, hoşgeldin dostum! ' dedi ve:
'Bana memleketinden birşeyler hediye edecek misin?' diye sordu.
'Evet, ey hükümdar! Sana birçok meşin hediye edeceğim! ' dedim ve sonra da, hediye edilecek meşinleri kendisine yaklaştırdım.
Meşinler, Necaşî'nin çok hoşuna gitti. 36
Necaşî, meşinlerden bir kısmını ayırıp devlet adamları ve kumandanları arasında bölüştürdü.
Geri kalanının belli bir yere konulmasını, yazılıp saklanmasını emretti.
Necaşî'nin neşelendiğini görünce: 37
'Ey hükümdar! Ben senin yanından bir adamın çıktığını gördüm ki, o bize düşman bir adamın elçisidir! Onu bana teslim et de, öldüreyim!
Çünkü, o eşrafımızdan ve hayırlılarımızdan bazı kişileri öldürmüştür! 38
Ben, ona rastlayınca, boğazını sıkıp dayak attım! ' dedim. 39
Necaşî, benden bu sözleri işitince, 40 kızdı.
Sonra, elini uzatıp bumuma öyle bir çarptı ki, bumum kırıldı sandım 41
Bumumun deliklerinden fışkıran kan, elbiseme sıçradı! Üzerime zillet ve mahcubiyet çöktü 42
Eğer o sırada yer benim için yanlsaydı, korkumdan, yerin dibine girerdim!
Sonra, kendimi toparladım ve:
'Ey hükümdar! Vallahi, bundan hoşlanmayacağını bilseydim, onu senden istemezdim! ' dedim.
Necaşî:
'Ey Amr! Demek, sen Musa ve İsa Peygambere gelmiş olan Nâmûs-u Ekber (Cebrail)'in kendisine gelip durduğu bir zâtın elçisini, öldürmek üzere sana vermemi istiyorsun hâ?! 43
Vallahi, eğer onu öldürmüş olsaydın, sizden sağ bir kimse bırakmazdım!
Resûlullahın elçisi öldürülür mü hiç?! ' dedi. 44
Allah, kalbimi, üzerinde bulunduğum hali birden değiştirdi. 45 Kalbimi İslâmiyete açtı. 46
Kendi kendime:
'Araplar da, Arap olmayanlar da İslâmiyet gerçeğini tanı maktalar! Sen ise hâlâ ona muhalefet edip durmakta ve karşı koymaktasın! ?' dedim. 47 Kendimi kınadım. 48
Necaşî'ye:
'Ey hükümdar! O gerçekten böyle bir peygamber midir?
Sen, onun böyle Resûlullah olduğuna şehadet ediyor musun?' diye sordum. 49
Necaşî:
'Yazıklar olsun sana ey Amr! 50
Evet! Ben onun Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğuna şehadet ediyorum!
Sen benim sözümü dinle de, ona tâbi ol!
Çünkü, vallahi o muhakkak hak üzeredir ve kendisine karşı koyan herkese galip gelecektir! Musa Peygamberin Firavun'a galip geldiği gibi! ' dedi.
'Öyleyse, sen benim ona İslâmiyet üzerine bey'atımı alır mısın?' dedim.
Necaşî:
'Olur! ' dedi ve elini uzattı.
Ona İslâmiyet üzerine bey'at ettim. 51
Necaşî, benim için büyük bir tas (leğence) getirtti. Bumumun kanını yıkattı. Bana yeni bir elbise giydirdi.
Çünkü, burnuma dolan kanı silerek elbisemi kirletmiştim.
Bundan sonra, Necaşî'nin yanından ayrılıp arkadaşlarımın yanına vardım.
Arkadaşlarım, Necaşî'nin bana verdiği elbiseyi görünce, çok sevindiler ve:
'Dostun Necaşî'den istediğin şeyi de koparabildin mi?' diye sordular.
Onlara:
'Kendisiyle daha ilk buluşmada dileğimi dile getirmeyi uygun bulmadım. Yanına tekrar varacak, dileğimi söyleyeceğim! ' dedim. 52
'Yerinde olan, senin görüşündür' dediler. 53
Müslüman olduğumu sakladım, arkadaşlarıma açmadım. 54
Amr b. Ümeyye'nin yanına gittim, boynuna sarılıp onu kucakladım, o da boynuma sarılıp beni kucakladı. 55
Bir işim için ayrılıyormuşum gibi, arkadaşlarımın yanından ayrıldım. Doğruca, gemilerin bulunduğu yere, iskeleye vardım.
Orada, ağaç (kereste) yüklenmiş bir gemi buldum. Ona bindim.
Şuaybe'ye varınca, ağaçları (keresteleri) orada boşalttılar.
Ben de, Şuaybe'den ayrıldım.
Yanımda bir miktar harçlığım vardı. Bir deve satın alıp Medine'ye gitmek üzere yola çıktım. Merru'z-zahran'ı geçtim.
Hedde'de bulunduğum sırada idi ki, iki kişinin, benden biraz önce geçip bir konak yeri aradıklarını gördüm.
Onlardan birisi çadırın içinde bulunuyor, diğeri ise ayakta durarak binit hayvanlarını tutuyordu.
Dikkatlice baktığımda, bir de ne göreyim? Halid b. Velid! 56
'Ebu Süleyman hâ?! ' dedim.
'Evet! ' dedi. 57
Kendisine:
'Ey Ebu Süleyman! Sen nereye ve ne için gitmek istiyorsun?' diye sordum. 58
Halid:
'Vallahi, tutulacak yol belli oldu, iş aydınlandı: Bu zât, muhakkak peygamberdir!
Vallahi, ben hemen gidip Müslüman olacağım!
Daha ne zamana kadar ve ne diye bekleyip duracağım?! 59
Aklı başında olan kimselerden, Müslümanlığa girmeyen kalmadı. Vallahi, biz böyle oturup duracak olursak, sırtlanların inlerinde yakalandıkları gibi, Muhammed de bizi boyunlarımızdan yakalayacaktır! ' dedi.
Ona:
'Vallahi, ben de Muhammed'in yanına gitmek ve Müslüman olmak istiyorum' dedim.
O sırada, Osman b. Talha çadırdan dışarı çıktı ve bana:
'Merhaba=Hoşgeldin! ' dedi.
Üçümüz, bir yerde konakladık.
Sonra, birlikte yoldaşlık ederek Medine'ye geldik.
Ebu İnebe kuyusunda bir adamın bize rastladığı sırada 'Yâ Rebah! Yâ Rebah! ' diyerek bağırdığını hâlâ unutmamışımdır.
Adamın bu sözünü hayra yorduk ve yolumuza devam ettik.
Adamın bize tekrar bakıp:
'Mekke, artık, şu ikisinden sonra, yakasını, idaresini bize vermiştir! ' dediğini işittim.
Sanırım ki; o bu sözüyle beni ve Halid b. Velid'i kasdetmişti.
Adam hemen ardına dönüp koşarak Mescide kadar gitti. Zannımca, bizim geldiğimizi Resûlullah aleyhisselama müjdelemeye gitmişti. Zan ve tahmin ettiğim gibi de olmuş.
Harre mevkiinde develerimizi indirdik. Üzerimize temiz elbiselerimizi giydik. Sonra, ikindi ezanı okundu.
Kalkıp Resûlullahın yanına vardık. Resûlullahın yüzü parıl panl parlıyordu.
Müslümanlar çevresini sarmışlardı.
Bizim Müslüman olmamıza sevinmekte idiler. 60
Resûlullah aleyhisselam, bizleri görünce:
'Mekke, ciğerparelerini kucağınıza attı! ' buyurdu. 61
Önce, Halid b. Velid bey'at etti, Müslüman oldu.
Sonra, Osman b. Talha bey'at etti, Müslüman oldu.
Sonra da, ben vardım. Vallahi, kendimi birden Resûlullahın önüne oturmuş buldum! Kendisine karşı utancımdan dolayı, başımı kaldırıp yüzüne bakamadım ! 62
'Yâ Rasûlallah! Sağ elini aç da, sana bey'at edeyim' dedim.
Resûlullah elini açınca, ben elimi geri çektim!
Resûlullah:
'Sana ne oldu ey Amr?! ' diye sordu.
'Bey'at için şart koşmak istiyorum?' dedim.
Resûlullah:
'Nedir şartın?' diye sordu.
'Şartım; geçmişteki günahlarımın bağışlanıp yarlıganmasıdır! 63
Yâ Rasûlallah! Ben, geçmişte olan günahlanm bağışlanmak, yarlıganmak üzere sana bey'at edeceğim! ' dedim. 64
Resûlullah aleyhisselam:
'Ey Amr! Bey'at et! 65 Şüphe yok ki, İslâmiyet daha önce olanları siler, yok eder. Hicret de, daha önce olanları siler, yok eder! 66
Hacc da daha önce işlenmiş günahları yıkar, yok eder! ' buyurdu. 67
Ben, geçmişte işlediğim ve gelecekte işleyeceğim günahlarım bağışlanıp yarlıganmak üzere bey'at etmeyi içimden geçirmiştim.
Halbuki, bey'at ettiğim zaman:
'Geçmişte işlediğim günahlanm bağışlanmak üzere' dedim de, 'gelecekte işleyeceğim günahlarım' demeyi unuttum. 68 Aklıma gelmedi. 69
İnsanlardan hiçbiri, bana, Resûlullah aleyhisselamdan daha sevgili ve ondan daha yüce olmamıştır! 70
Vallahi, Müslüman oluşumuzdan beri, mühim işlerde Resûlullah aleyhisselam beni ve Halid b. Velid'i ashabının hiçbirinden ayırmadı. 71
Bey'attan sonra, ben Mekke'ye döndüm. 72
-------------------------------------
19. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1184, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 244.
20. Mus'abu'z-Zübeyrî, Nesebi Kureyş, s. 408.
21. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1446, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 248, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 39.
22. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1188.
23. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1188, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 39.
24. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 248, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 37.
25. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 741, 742, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 343, Zehebî, Megâzî, s. 393, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 236.
26. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 258, 259.
27. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 289, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 742, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 198, Taberî, Târîh, c. 3, s. 103, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 343, Zehebî, Megâzî, s. 393.
28. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 742, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 198, Beyhakî, c. 4, s. 343, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 236, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 350.
29. Vâkıdî, c. 2, s. 742, Beyhakî, c. 4, s. 343, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 236.
30. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 289, Vâkıdî, c. 2, s. 742, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 198, Taberî, c. 3, s. 103, Beyhakî, c. 4, s. 393, Zehebî, Megâzî, s. 393, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 236, 237.
31. Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 40.
32. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 289, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 198, Taberî, c. 3, s. 103, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 9, s. 351.
33. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 289, Vâkıdî, c. 2, s. 42, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 198, Taberî, c. 3, s. 103, Beyhakî, c. 4, s. 344, Zehebî, s. 393, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 237.
34. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 289, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 198, Taberî, c. 3, s. 103, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 231, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 40.
35. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 742, Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 344, Zehebî, Megâzî, s. 393.
36. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 289, 290, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 742, 743, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 198, Taberî, Târîh, c. 3, s. 103, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 344, Zehebî, Megâzî, s. 393, 394.
37. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 743, Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 344, Zehebî, Megâzî, s. 394, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 237.
38. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 290, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 743, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 198, Taberî, Târîh, c. 3, s. 103, Beyhakî, c. 4, s. 344, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 231, Zehebî, Megâzî, s. 394.
39. Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 41.
40. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 231.
41. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 290, Vâkıdî, c. 2, s. 743, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 198 Taberî, c. 3, s. 103, Beyhakî, c. 4, s. 344, Zehebî, Megâzî, s. 394, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 237.
42. Vâkıdî, c. 2, s. 743, Beyhakî, c. 4, s. 344, Zehebî, Megâzî, s. 394, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 237.
43. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 290, Vâkıdî, c. 2, s. 743, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 198 Taberî, c. 3, s. 103, Beyhakî, c. 4, s. 344, 347, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 237.
44. Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 41.
45. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 743, Beyhakî, Del âil ü'n-nübüvve, c. 4, s. 344, 345, Zehebî, Megâzî, s. 394.
46. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 259.
47. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 743, Zehebî, Megâzî, s. 394.
48. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 743, Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 35, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 237.
49. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 743, Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 35, 347, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 41, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 237.
50. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 290, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 198, Taberî, Târîh, c. 3, s. 104, Beyhakî, c. 4, s. 347, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 231.
51. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 290, Vâkıdî, c. 2, s. 743, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 198 Taberî, c. 3, s. 103, Beyhakî, c. 4, s. 345, İbn Esîr, c. 2, s. 231 , Zehebî, Megâzî, s. 394.
52. Vâkıdî, c. 2, s. 744, Beyhakî, c. 4, s. 345, Zehebî, Megâzî, s. 394.
53. Vâkıdî, c. 2, s. 744, Beyhakî, c. 4, s. 35, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 237.
54. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 290, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 199, Taberî, c. 3, s. 104 İbn Esîr, c. 2, s. 231.
55. Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 41.
56. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 744, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 345, Zehebî, Megâzî, s. 394, 395, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 237.
57. Beyhakî, Delâilü’n-nübüvve, c. 4, s. 35, Zehebî, Megâzî, s. 395.
58. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 3, s. 290, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 744, Taberî, Târîh, c. 3, s. 104, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 454, Beyhakî, c. 4, s. 35, Zehebî, Megâzî, s. 395.
59. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 290, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 199, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 454, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 41, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 66, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 777, 778.
60. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 744, 745, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 4, s. 345, 346, Zehebî, Megâzî, s. 395, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 237, 238.
61. Mus’abu’z-Zübeyrî, Nesebi Kureyş, s. 251, 320, 409, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1185, c. 2, s. 428, İbn Esîr, Usdu’l-gâbe, c. 2, s. 109, c. 3, s. 579, Takiyyüddin, Ikdu's-simm, c. 6, s. 22, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 67.
62. Vâkıdî, c. 2, s. 744, 745, Zehebî, s. 395, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 238.
63. İbn Sa’d, c. 4, s. 259, Müslim, c. 1, s. 112, Beyhakî, c. 9, s. 98.
64. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 290, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 199, Taberî, Târîh, c. 3, s. 104, İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 2, s. 82, 83, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 41, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 351.
65. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 291 , Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 199, Taberî, c. 3, s. 1104, Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 348, Heysemî, c. 9, s. 351.
66. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 291, Vâkıdî, c. 2, s. 745, İbn Sa'd, c. 4, s. 259, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 199, Müslim, c. 1 , s. 112, Taberî, c. 3, s. 104, Beyhakî, c. 4, s. 348, Zehebî, Megâzî, s. 395, Heysemî, c. 9, s. 351.
67. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 259, Müslim , c. 1, s. 112, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 98.
68. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 83.
69. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 745.
70. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 259, Müslim , Sahîh, c. 1, s. 112, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 98.
71. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 745.
72. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 291, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 199, Taberî, Târîh, c. 3, s. 104.