İSLÂM TARİHİ / MEDİNE DEVRİ |
| |
Münafıkların Tebük Yolunda Mücahidlerin Maneviyatını Sarsmaya Çalışmaları |
Peygamberimiz aleyhisselam Tebük'e doğru ilerlerken, münafıklardan:
1. Amr b. Avf oğullarının kardeşi (Vâkıdî'ye göre: onlardan bir kimse) olan Vedia b. Sabit,
2. Benî Selimelerin müttefiki Eşca'lardan Muhaşşin (veya Mahşıyy) b. Humeyyir,
3. Cülas b. Süveyd b. Samit,
4. Salebe b. Hâtıb, 251 mü'minleri korkutup maneviyatlarını sarsmak için, 252 Peygamberimiz aleyhisselama işaret ederek, birbirlerine:
" O, Tebük'e gidiyor.
Benî Asfarlar (Rumlar)'la çarpışmayı Arapların birbirleriyle çarpışması (Vâkıdîye göre: başkalarıyla çarpışmak) gibi mi sanıyorsunuz?! 253
Vallahi, biz sizi bir sabah iplere ikişer ikişer bağlanmış olarak görür gibi oluyoruz! " dediler. 254
Mahşiyy b. Humeyyir (Vâkidîye göre: Cülas b. Süveyd):
" Vallahi, şu söylediğiniz sözler üzerine hakkınızda Kur'an âyeti inmesinden kurtulmak için, her birimize yüzer kamçı vurulmasına hüküm verilmesini arzu ederdim! " dedi. 255
Vedia b. Sabit:
" Sanırım ki; şu hafızlarımız karınlarına en düşkün olanlarımız, dilleri en çok yalan söyleyenlerimiz, düşmanla karşılaşınca da en korkaklarım izdir! " dedi. 256
Cülas b. Süveyd:
" Onlar bizim ulularımız, eşrafımız ve faziletli kişilerimizdir! 257
Vallahi, eğer Muhammed peygamberlik dâvasında sadık ise, biz eşekten daha kötü olalım! " dedi. 258
Cülas'ın besleyip büyütmüş olduğu üvey oğlu Umeyr:
" Ey Cülas! Sen bana insanların en sevgilisi, benim katımda halkın en iyisi ve en şereflisi idin!
Vallahi, söylemiş olduğun sözü Resûlullaha duyurursam, sen rezil ve rüsvay olursun! Saklayacak olursam, ben helak olurum!
Herhalde, bu ikisinden birincisi, benim için diğerinden daha hafif ve kolaydır! " dedi. 259
Peygamberimiz aleyhisselam, Ammar b. Yâsir'e:
" Şu cemaate yetiş! Çünkü, onlar helâka sürüklenmiş bulunuyorlar!
Ne söylediklerini kendilerine sor!
İnkâr ederlerse, onlara:
'Hayır! Siz şöyle şöyle söylediniz! ' de! " buyurdu.
Ammar b. Yâsir yanlarına varıp kendilerine söyleyeceğini söyleyince, Peygamberimiz aleyhisselamdan özür dilemeye gittiler. 260
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Demek, siz şöyle şöyle söylediniz hâ?! " buyurdu.
Onlar, böyle birşey söylemediklerine yemin ettiler.
O sırada, Peygamberimiz aleyhisselam, devesinin üzerinde bulunuyordu.
Vedia b. Sabit, Peygamberimiz aleyhisselamın devesinin kolanına yapışarak:
" Yâ Rasûlallah! Biz ancak lafa dalmıştık. Şakalaşıyor ve eğleniyorduk! " dedi.
Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyetlerde261 şöyle buyurdu:
" Şayet kendilerine sorsan:
'Andolsun ki, biz ancak yol zahmetini duymamak için lafa dalmış bulunuyor, şakalaşıyor, eğleniyorduk! ' derler.
Onlara de ki:
'Siz Allah ile, O'nun âyetleri ile, O'nun Resûlü ile mi eğleniyordunuz?!
Siz boş yere özür dilemeye kalkmayınız!
Siz, iman ettiğinizi söyledikten sonra, küfr ettiniz.
İçinizden birtakımını affetsek bile, diğer takımını-onlar cürümlerinde direnen kimseler oldukları için-azabımıza uğratacağız! " 262
Yüce Allah'ın münafıklardan suçlarını bağışladığını bildirdiği kimselerden biri, Mahşiyy b. Humeyyir idi. 263
Mahşiyy:
" Ey Allah'ım! Ben tenleri ürperten, kalbleri titreten bir âyet işittim ki, bana onunla rahmet ve inayet buyurulacağını umuyorum!
Ey Allah'ım! Benim ölümümü senin yolunda öldürülmek biçiminde eyle!
Hiç kimse:
'Onu ben yıkadım!
Ben kefenledim!
Ben gömdüm! ' demesin! " diyerek Allah'a yalvardı. 264
İnen âyetle affolunan Mahşiyy:
" Yâ Rasûlallah! Beni ismim ve babamın ismi oturttu da, geri bıraktırdı! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam, ona Abdurrahman ismini taktı.
Şehit olmasını ve yerinin bilinmemesini Allah'tan dileyen Abdurrahman, Yemâme savaşı günü şehit oldu ve kendisinden hiçbir iz bulunmadı. 265
Yüce Allah ondan razı olsun!
-------------------------------------
251. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1003.
252. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 168, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, 1003, Taberî, Târîh. c. 3, s. 146, Zehebî, Megâzî, s. 533.
253. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 168.
254. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 168, Vâkıdî, c. 3, s. 1003, Taberî, c. 3, s. 146, Zehebî, Megâzî, s. 533.
255. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s: . 168, Vâkıdî, c. 3, s. 1004.
256. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1003.
257. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1003.
258. Vâkıdî, c. 3, s. 1004, Belâzurî, Ensâbu’l -eşraf, c. 1, s. 275.
259. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1005.
260. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 168-169, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1004-1005, Taberî, Târîh, c. 3, s. 146.
261. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 169, Vâkıdî, c. 3, s. 1004, Taberî, c. 3, s. 146, Zehebî, Megâzî, s. 533.
262. Tevbe: 65-66.
263. Vâkıdî, c. 3, s. 1004-1005, Taberî, Tefsir, c. 10, s. 172.
264. Taberî, Tefsir, c. 10, s. 172.
265. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 169, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1004-1005, Taberî, Târih, c. 3, s. 146, Zehebî, Megâzî, s. 533.