Peygamberimiz aleyhisselam Medine'ye hicret ettiği zaman, Medine'de Dubay'a oğullarından Ebu Âmir b. Sayfî diye anılan bir adam bulunuyordu. 469

Kendisi Cahiliye devrinde ruhbanlığa, Allah adamlığına özenir, ruhban elbisesi giyerdi.

Baş münafık Abdullah b. Übeyy b. Selûl de, bu Ebu Âmirin halasının oğlu idi.

Peygamberimiz aleyhisselam Allah tarafından peygamber olarak gönderilince, Ebu Âmir'in kıskançlığı ve azgınlığı tuttu. 470

Peygamberimiz aleyhisselam Medine'ye hicret edip gelince, Ebu Âmir, kendisi onbeş veya elli kişiyi yanına alarak Mekke'ye gitti. 471

Bedir savaşında müşriklerin yanında Peygamberimiz aleyhisselamla çarpıştı. 472

Peygamberimiz aleyhisselam, ona " Fâsık" adını taktı.

Ebu Âmir müşrikleri Uhud, 473 Hendek savaşı için de ayaklandıranlar ve Peygamberimiz aleyhisselamla çarpışanlar arasında bulundu. 474

Mekke fethedilince, Ebu Âmir Taife, Taifliler Müslüman olunca da Şam'a gitti. 475

Ebu Âmir Fâsık, Küba köyündeki münafıklara:

" Ben, bu mirbed'inize (Küba Mescidine) giremem! Muhammed'in ashabı beni görürler ve bana hoşlanmadığım birşey eriştirirler! " dedi.

Münafıklar:

" Biz bir mescid yaparız. Sen onun içinde yanımızda oturur, konuşursun! " dediler. 476

Ebu Âmir Fâsık:

" Öyleyse, siz kendi mescidinizi yapın!

Gücünüz yetebildiği kadar kuvvet ve silah hazırlayın!

Ben de, Rum hükümdarı Kayser'e gideceğim. Rumlardan asker getirip Muhammedi ve ashabını Medine'den çıkaracağım! " dedi. 477

Ebu Âmir Fâsık, Sakîflerden İbn Balin ve Kayslardan da Alkame b. Ulâse ile birlikte Rum Kayserinin yanına varıp Hıristiyan oldu ve orada kaldı.

Alkame ile İbn Balin ise, geri dönüp Peygamberimiz aleyhisselama bey'at ederek Müslüman oldular.

Küba münafıkları, önceleri Küba Mescidinde mü'minlerle birlikte namaz kılıp dururlarken, aralarında:

" Ebu Âmir, Rum Kayserinin yanından gelip içinde namaz kılacak" diye Dırâr Mescidini yapıp, kendi cemaatleriyle mü'min ve Müslümanların arasını ayırmak istediler. 478

Dırâr Mescidini yapanlar şu münafıklardı:

1. Benî Ubeyd b. Zeydlerden Hizam b. Halid.

Kendisi Amr b. Avf oğullarından olup, evinden, muhalefet ve düşmanlık mescidi olan Dırâr Mescidine çıkılırdı.

2. Benî Ümeyye b. Zeydlerden Salebe b. Hâtıb,

3. Benî Dubay'a b. Zeydlerden Muattib b. Kuşeyr,

4. Benî Dubay'a b. Zeydlerden Ebu Habibe b. Ez'ar,

5. Benî Amr b. Avflardan Sehl b. Huneyf'in kardeşi Abbâd b. Huneyf,

6. Benî Dubay'alardan Câriye b. Amir,

7. Zeyd b. Câriye,

8. Mücemmi' b. Câriye,

9. Benî Dubay'alardan Nebtel b. Haris (Vâkidîye göre; Abdullah b. Nebtel),

10. Benî Dubay'alardan Behzec (Vâkıdîye göre: Yezid b. Câriye),

11. Benî Dubay'alardan Bicad b. Osman,

12. Ebu Lübabe b. Abdulmünzir'in cemaatinden, Benî Ümeyye b. Zeydlerden Vedia b. Sâbit. 479

Bunlardan Mücemmi' b. Câriye, Dırâr Mescidi cemaatinin imamı idi.

Peygamberimiz aleyhisselam:

" Yular Hizam'dan daha iyidir! Kamçı da Bicad'dan daha iyidir! " buyurmuştur.

Abdullah b. Nebtel, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelir, Peygamberimiz aleyhisselamdan işittiği sözleri münafıklara ulaştırırdı.

Cebrail aleyhisselam:

" Yâ Muhammed! Münafıklardan bir adam senin yanına gelip sözlerini dinledikten sonra münafıklara götürüyor! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam:

" Hangisidir bu?" diye sordu.

Cebrail aleyhisselam:

" Çok saçlı, kara tenli, gözleri bakır tencere gibi kızıl, ciğeri merkep ciğeridir! Bakarken şeytanın gözüyle bakar! " dedi. 480

Dırâr Mescidini yaparlarken, Peygamberimiz aleyhisselam, Behzec'e:

" Yazıklar olsun sana! Şu gördüğüm şeyle sen ne yapmak istiyorsun?" diye sormuş, o da:

" Yâ Rasûlallah! Vallahi, iyilikten başka birşey istemiyorum! " demişti. 481

Ebu Lübabe b. Abdulmünzirde, münafık olmadığı halde, kötü niyetle yapıldığını bilmediği için, Dırâr Mescidi yapılırken onlara kereste yardımında bulunmuştu. 482

Peygamberimiz aleyhisselamın Tebük'e gitmek üzere hazırlandığı sırada, Dırâr Mescidinin kurucularından bazıları (Vâkıdîye göre; Muattib b. Kuşeyr, Salebe b. Hâtıb, Ebu Habibe b. Ez'ar ve Abdullah b. Nebtel b. Haris), kendilerinin arkadaşlarından arkada kalanları da temsil ettiklerini söyleyen beş kişilik bir temsilci heyeti olarak gelip:

" Yâ Rasûlallah! Yağmurlu ve kışlı gecelerde hasta ve hacet sahibi olanların içinde namaz kılmaları için bir mescid yapmış bulunuyoruz. 483

Sel geldiği zaman, vadi ile aramızı kesiyor! Küba Mescidi ile aramıza engel oluyor.

Namazımızı kendi mescidimizde, sel çekilip gidince de, onlarla birlikte kılacağız. 484

Senin gelip mescidimizin içinde bize namaz kıldırmanı arzu ediyoruz! " demişlerdi.

Peygamberimiz aleyhisselam da:

" Ben şimdi sefere çıkmak üzere ve meşgul bulunuyorum!

Seferden dönüp gelecek olursak, Allah da dilerse, yanınıza gelir, onun içerisinde size namaz kıldırırız! " buyurmuştu. 485

Âsim b. Adiyy derki:

" Peygamber aleyhisselamla Tebük'e gitmeye hazırlanmıştık.

Abdullah b. Nebtel ile Sa'lebe b. Hâtıb'ı, Dırâr Mescidinin oluğunu düzeltirlerken görmüştüm.

İşlerinden boşalınca, bana:

'Ey Âsim! Resûlullah aleyhisselam seferden döndüğü zaman bunun içerisinde namaz kılmayı bize va'd etti' dediler.

Ben, kendi kendime:

'Vallahi, şu mescidi, nifakla tanınmış münafıktan başkası yapmaz! ' demiştim.

Onu Ebu Habibe b. Ez'ar çatmıştı.

Oraya Hizam b. Halid'in evinden çıkılırdı.

Vedia b. Sabit de onlar arasında idi.

Halbuki, Resûlullah aleyhisselamın eliyle yapmış olduğu mescid, orada idi. Cebrail aleyhisselam, Beytullah'ın bulunduğu tarafı işaret etmek suretiyle ona kurdurmuştu.

'Vallahi, biz dönünceye kadar, Dırâr Mescidini yeren, onun yapımında söz ve iş birliği yapmış ve yardım etmiş olanları yeren Kur'ân âyeti iner! ' demiştim. 486

Peygamberimiz aleyhisselam, Tebük'ten dönüp Medine'ye gelirken, Zî Evan'da konakladı. O sırada, Peygamberimiz aleyhisselama vahiy geldi." 487 İnen âyetlerde şöyle buyuruldu:

" Bir de, zarar vermek için, mü'minler arasına ayrılık sokmak için, bundan önce Allah ve Allah'ın Resûlü ile harp edenin* gelmesini beklemek için bir bina yapıp onu mescid edinenler ve 'Bununla, iyilikten başka birşey kastetmedik! ' diye muhakkak yemin edecek olanlar vardır.

Allah tanıklık eder ki; onlar seksiz şüphesiz yalancıdırlar!

Sen onun (o binanın) içerisinde hiçbir vakit namaza durma!

Tâ ilk gününde temeli takva üzerine kurulan mescid, senin içinde kıyama durmana elbette daha lâyıktır.

Orada tertemiz olmalarını arzulamakta olan er kişiler vardır!

Allah çok temizlenenleri sever.

Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yerin kıyısına kurup da, onunla birlikte kendisi de Cehennem ateşine çöküp giden kimse mi?

Allah zâlimler güruhuna hidayet vermez!

Onların kurdukları bina, kalblerinde temelli bir şekke ve nifaka sebep olacaktır. Meğer ki, kalbleri ölümle parçalanmış olsun!

Allah herşeyi bilen, her yaptığını yerli yerince yapandır" 488

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam, Benî Salim b. Avfların kardeşi Malik b. Duhşum ile Benî Aclanların kardeşi Ma'n** b. Adiyy'i çağırdı ve:

" Şu halkı zâlim olan mescide gidiniz de, yakınız, yıkınız onu! " buyurdu.

Malik b. Duhşum'la Ma'n b. Adiyy acele gittiler.

Salim b. Avf oğullarının mahallesine (mescidine) vardılar. 489

Salim b. Avf oğulları, Malik b. Duhşum'un kabilesi halkı idi. 490

Malik b. Duhşum, Ma'n b. Adiyy'e:

" Ev halkımdan alacağım ateşle senin yanına gelinceye kadar, beni burada bekle! " dedi ve ev halkının yanına vardı.

Yapraklı hurma dallarından bir dal aldı, onu ateşledi,

Sonra, Ma'n'la birlikte koşarak Dırâr Mescidine vardılar. 491

Vakit akşamla yatsı arası idi. 492 O sırada Dırâr Mescidi cemaati içeride, 493 imam Mücemmi' b. Câriye de Dırâr Mescidinin kapısının önünde bulunuyordu.

İbn Adiyy:

" Onların kulaklarını kurt kulakları gibi yukarıdan bize diktiklerini hâlâ unutmamışımdır! " demiştir. 494

Dırâr Mescidi yakılıp yıkılınca, münafık cemaati de dağıldılar. 495

-------------------------------------

469. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 71.

470. İbn Sa’d, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 540-541.

471. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 71.

472. İbn Sa’d, Tabakât, c. 3, s. 541.

473. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 71.

474. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 441.

475. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 81, İbn Kayyım, Zad, c. 3, s. 12.

476. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1049.

477. Taberî, Tefsir, c. 11, s. 24, İbn Kayyım, Zad, c. 3, s. 12.

478. Taberî, Tefsir, c. 11, s. 25-26.

479. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 174, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1047, Taberî, Târîh, c. 3, s. 147-148.

480. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1047-1048.

481. Taberî, Tefsîr, c. 11, s. 24.

482. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1047.

483. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 173, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1045-1046, Taberî, Târîh, c. 3, s. 147.

484. Taberî, Tefsîr, c. 3, s. 147.

485. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 173-174, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1045-1046, Taberî, c. 3, s. 147.

486 Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1048.

487. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 174, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1046, Taberî, Târîh, c. 3, s. 147, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 260, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 222, Zehebî, Megâzî, s. 537, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 21 , İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 12.

* Ebu Âmir Fâsık'ın.

488. Tevbe: 107-110.

** Vâkıdî’ye göre; Asım b. Adiyy.

489. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 174, Vâkıdî, c. 3, s. 1046, Taberî, c. 3, s. 147, Beyhakî, c. 5, s. 260, İbn Seyyid, c. 2, s. 222-223, Zehebî, s. 537, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 22, İbn Kayyım, c. 3, s. 12.

490. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 174, Taberî, c. 3, s. 147.

491. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 174, Vâkıdî, c. 3, s. 1046, Taberî, c. 3, s. 47, Taberî, c. 3, s. 147, İbn Seyyid, c. 2, s. 223, Zehebî, s. 537, İbn Kayyım, c. 3, s. 12.

492. İbn Seyyid, c. 2, s. 223, Zehebî, s. 537, İbn Kayyım, c. 3, s. 12.

493. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 174, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1046, Taberî, Târîh, c. 3, s. 147, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 223, Zehebî, Megâzî, s. 537.

494. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1146.

495. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 174, Taberî, c. 3, s. 147, Beyhakî, Del âilü'n-nübüvve, c. 5, s. 260, İbn Seyyid, c. 2, s. 223, Zehebî, s. 537, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 22, İbn Kayyım, c. 3, s. 12.